House Of Night Turkey
House Of Night Turkey
House Of Night Turkey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Gece Evinin Karanlık Dünyasına Ho
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D

Aşağa gitmek 
3 posters
Sayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 3:16 am

İnsanlar
hayatlarının yorucu olduğundan bahsedip dururlar ama tek yaptıkları şikayet
etmektir. Hayatlarına dar bir çerçeveden bakan bu insanların bilmedikleri çok
şey vardır.


Vampirler, kurt
adamlar, periler, iblisler ve ne olduğu belirsiz birçok canlı… Bende bir
insandım. Ama son günlerde bundan da şüphe etmeye başlamıştım. Sanırım soyumda
peri ve insan karışımı bir kan lapacı vardı ve ben aile soyuma dair hiç birşey
bilmiyordum… tabi biri hariç. Kuzenim Tanya. O bir vampir ve pek yakın
olduğumuz söylenemez… 382 yıl önce baba tarafımdan bir vampir soylusu. Yani pek
ortak noktamız yok…


Şuanda ise en
iyi silah arkadaşım Markla yeni avlarımız için şehrin en gözde mekanı olan bir
dans kulübüne gidiyorduk. Biz suç işlemiş vampir, peri ve diğer şeyleri
öldürürdük. İşimiz buydu ve işimi çok seviyordum. Vampir alemi beni ‘genç ölüm’
olarak tanımlardı. Bunu sebebi daha 17 yaşında olmam ve birçok leşimin
olmasıydı.


Marksa benden 2
yaş büyüktü. Onunla av sırasında karşılaşmıştık. Az kalsın Küçük sevimli
pericikler onun gözlerini şekerleme niyetine yemek üzereydi. Onu ben
kurtarmıştım ve o zamandan beri arkamızı kollardık. O bir insandı ama bir
insana göre ölümü soğukkanlılıkla karşılıyordu. Bu biraz ürkü tüycü ama hey!
Kim mükemmeldi ki?


Jip in içi karanlıktı.
Şehrin ışıkları biz ilerledikçe içeriyi bir aydınlatıp bir karartıyordu. Mark
arabayı kullanıyordu. Yosun yeşili gözleri yola odaklanmıştı. Koyu sarı saçları
hafif dalgalar halinde yüzünü çevreliyordu. Çok genç ve yakışıklı görünüyordu.
Hoş biriydi üstelik kafa bir insan ama tek kusuru yaratık avcısı olmasıydı.
Üstünde kollarını dirseğine kadar kıvırdığı koyu mavi bir gömlek vardı
altındaysa siyah bir kot. Onu incelediğimi görünce…


“ne?” diye sordu… Bense “yok bir şey sadece… Neden her
normal çocuk gibi ergen hayatına devam etmediğini merak ediyorum…”dedim.


İç geçirip “Bunu daha öncede konuşmuştuk. Üstelik senin de
benden aşa kalır yanında yok Naly” Haklıydı ama yarı peri olan o değildi. Ailem
beni çocuk yetiştirme yurduna vermişti. Onları hiç görmedim zaten kendi
çocuğunu bırakan bu insanlarla tanışmakta istemezdim. Yarı peri olduğumu far
eden Kelvan beni 10 yaşımda evlat edinmişti. Beni o eğitmişti ama hiçbir zaman
bu işleri girmemi istememişti. Tabi 3 yıl önce bir vampir av sırasında onu
öldürünce işler değişti. Fıransız kökenli Marlon adında olan vampir kaçmıştı
ama hala onun izini sürüyordum. Birkaç kez yüz yüze gelmiştik ama o herif her
defasında kaçmayı başarmıştı.


“Evet- evet. Herneyse… Işıklardan sağa dön sokağın sonunda
olmalı”


Mark direksiyonu sağa
kırdı ve her yerde araba park edilmiş sokağa girdik. Herkes sanki anlaşmış gibi
bu gece dans kulübünü ağzına kadar doldurmuş gibi görünüyordu… Uzun bir
aramadan sonra boş bir yer bulduk ve arabayı park ettik. Mark farları söndürüp
kontağı kapadı. Bana baktı…


“Silahlarını aldın mı?” Ona gözlerimi devirip…


“hadi ama bunu sormana bile gerek yok. Ben silahsız evden
çıkmama biliyorsun.”


“tabi-tabi sert kız olayı. Unutmuşum” bunları söylerken
gülümsüyordu. Eğlendiği belliydi.


Ona bir bıçak
uzattım. Gülümsemesi batan bir güneş gibi yavaşça yok oldu.


“bu ne için?”


“ Sevdiğim pek insan olmaz ve önemsediklerimi korumak
isterim. Eğer bu gün kötü bir şey olursa kendini korumanı istiyorum.”


“ne? Yani silahla bu işi halletmeyecek miyiz?”


“Öğle umuyorum ama ne olur ne olmaz. Eğer işler karışır ve o
yaratıklar sana yaklaşırken elinde boş şarjörlü bir silahın olursa bu pek işine
yaramaz.” Yüzü ifadesizleşti. Bu konuşmadan pek memnun değildi ama öldükten
sonra pişman olmaktansa onun neşesini kaçırmak daha mantıklı geliyordu. Başını
tamam anlamında sallayıp bıçağı aldı. Kılıfıyla beraber kot kemerine tutturdu.
Gömleğini de küçük bıçağın üstüne saldı. Böylesi daha iyiydi.


Arabadan çıktık. Ben
üstüme askıları spagetti inceliğinde olan beyaz ince bir bluz giymiştim. Altımda
Markla uyumlu olması için giydiğim pileli koyu mavi bir mini etek vardı. Etek
benim için fazla kısaydı ama giyebileceğim en şık şey buydu. Altımdaysa bilekli
beyaz bir çizme vardı. Gerçekten küçük olan silahımı ise çizmenin bileğimi
sardığı yere sokmuştum. Topukları çok alçaktı. Bunu özellikle almıştım koşarken
ölmeyeceğime emin olmak istiyordum. Elimizde bu akşam periler vardı. Perilerin
birçok türü vardır ama bu gün uğraşacaklarımız içlerinde insana en çok benzeyen
tür. O yüzden onları hemen -hemen yer yerde taslıyordum. Ama hepsi kötü
değildi. Hatta peri bir dostum bile vardı. Bu akşamki küçük bir çeteydi. Onlar
insan öldürmemişlerdi veya bir şey çalmamışlardı. Tek yaptıkları insanlara
tecavüz etmekti. Onları gizemli güç ve özellikleriyle hipnotize ediyorlardı.
Üstelik periler güzellerdir. Eminim büyüleme kısmında güce bile gerek
duymuyorlardır. Çete 5 kişiden oluşuyordu. 2 erkek 3 kız.


Periler
güzellikleriyle övünen egoistlerdir. Tecavüz etmelerinin nedeni de çevrelerine
ne kadar büyüleyici olduklarını göstermek olmalıydı. Sorun şu ki hipnotize
olmuş kurbanlarla işleri bitince oracıkta bırakıp gitmeleri. Zavallılar
hipnozun etkisi geçince psikolojik olarak çöküyorlardı. Sinir krizleri ve
kendilerini öldürme çabalarıysa cabasıydı. Kısacası onların durdurulması
gerekiyordu. Bu günkü mekanlarıysa bu gece kulübüydü.


Markla kulübün
kapısına geldik. İki siyah giyimli görevli önümüzü kesti. Para istiyorlardı.
Bunu çok yaparlardı. Adi herifler…


Mark cebinden
hazırda bulundurduğu çek sayfasını çıkarıp iri olana uzattı. Onun ailesi
zengindi sonuçta. Ama o bunu önemsemiyordu. Sonuçta ailesi de Markı
önemsemiyordu. Tek yaptıkları dünya turu ve Marka para yollamaktı. Ne hayat
ama… Görevliler küçük bir zevk anından sonra yolumuzdan çekildi. İçeri
girdiğimizde büyük bir hole geldik. Burası o kadar büyüktü ki dans edenler
salonun sadece yarısını kullana biliyordu. Girdiğimiz kapının sağ ve sol
tarafları duvar boyunca bardı. İnsanlar kafayı bulmuş bir şekilde dans edip
kahkaha atıyorlardı. Holün sonunda balkonlu olan üst kata çıkmak için
karşılıklı merdivenler vardı.


İşte perilerimiz bu
akşamın yarısını üst katta ki odalarda geçireceklerdi. Elimizde 3 plan vardı...


1.si dans kulübüne girmeden işlerini halledebilirdi (ki
etraf insan dolu ve onların çığlıklarından çok birinin kaza kurşunundan
gitmesinden korkuyorum)


2.si dans sırasında yanlarına gidip altın tepside kendimi
sunmaktı. Benim için bir sorun yoktu çünkü yarı periydim ve büyülerinden
insanlar kadar etkilenmiyordum. Tek sorun Markın buna izin vermemesi…


3.ise iş başında halletmekti ama zaten yeterince etkilenmiş
bir insanın önünde peri öldürmek o kişiyi yerle bir ederdi. Üstelik bizden önce
davranıp kurbanı öldürmekle tehdit edebilirdi…


Mark la bar
tarafında oturmuş perilerimiz gelene kadar plan hakkında tartışıyorduk.


“ bak ister hoşuna gitsin, isterse gitmesin ama başka
seçeneğimiz yok. “ dedim Mark sinirlenmişti…


“ne yani seni öylece tecavüzcü perilerin eline vereceğimi mi
sanıyorsun?”dedi. Aslında evet.


“Mark inan bana bu işi hallede bilirim. Ben küçük savunmasız
bir kız değilim. Üstelik büyülerinden de o kadar çok etkilenmiyorum.”


Başını inatla ‘hayır’ diye sallıyordu. Artık canımı
sıkmıştı…


“Daha iyi bir fikrin var mı?”dedim. Ona kaşlarımı çatmış
bakıyordum.


“Lanet olsun!” dedi… Onu sıkıştırmıştım çünkü haklıydım. Bu
cevaptan sonra 2. planda anlaştığımızı anladım…


Perilerin beni
beğenmesi gerekiyordu. Bunun için makyajımı değiştirmeye kara vermiştim. Buraya
gelirken gözlerime siyah kalem ve ten rengiyle tozpembe arasında kalan bir ruj
sürmüştüm. Şimdiyse çantamdaki daha kadınsı renkleri kullanmalıydım…


“ Mark ben tuvalete gidiyorum… Ben yokken periler gelirse
sakın aptalca bir şey yapma ve beni bekle… Tamam, mı?” dedim. Bana bakmadı.
Düşünceli görünüyordu. Başını salladı. Tuvalete doğru ilerlerken dans eden
insanların yanından geçmeye çalışıyordum. Aralarından geçmek yolu çok kısalta
bilirdi ama o kendini kaybetmiş insanların arasına dalmak istemiyordum. Kulüp
teki yüksek ses tuvalete girince devasa bir uğultuya dönüştü. İçeri fazla
kalabalık değildi.


Aynanın karşısına geçtim. Açık kahverengi
olan uzun ve dalgalı saçlarımı salmıştım. Dekolteli bulüzümü gümüş bir kolye
süslüyordu. Büyük ela gözlerimse saçlarımdan uyumsuz olarak yeşil ve sarı tonu
yansıtıyordu. Bunun nedeni peri kanıydı. Zaten hoşuma tek giden yanımda buydu.
Gözlerim. Çantamı karıştırıp koyu mavi kalemi çıkardım. Islak mendille siyah
göz kalemimi silip maviyi sürdüm. Gözümde oluşan zıt renkler yüzümü daha çok
öne çıkarıyordu. Açık mavi farı ise göz kapaklarıma hafifçe sürdüm. Yoğun
farlardan nefret ederdim. Tıpkı palyaçolar gibi gözükmene yol açardı. Sonra
kırmızı bir ruj çıkardım. Bu çilek rengindeki o anlamsız ve rahatsız edici
rujlardan değildi. Koyu kırmızıydı ve kesinlikle ağız sulandırıyordu… Rujla da işim bitince geri çıkıp yüzüme baktım.
Renkler beyaz tenimde ilgi çekici duruyordu. Son olarak parfümümü çıkarıp kulak
arkasına 2 kez sıktım. Hazırdım.


Tuvaletin kapısının açınca yüksek ses
adeta yüzüme çarpmıştı. Homurdanarak barların olduğu kısma gittim. Ama Markı
bulamadım. Nerdeydi. Dans ediyor olamazdı. En azından bunu iş başında yapmazdı.
Yoksa. Oh hayır!


Markı son gördüğüm yer salona bakan
balkonda ilerlemesiydi. Üstelik yalnızda değildi. Periler etrafını sarmış onun
pürüzsüz yüzünü okşuyorlardı ama çevresinde sadece 2 kız peri vardı. Zaten şu
durumda diğerleri pek umrumda değildi. İşler çirkinleşmeden ona yardım
etmeliydim. Gözlerimi artık Markın görünmediği, boş balkona dikerek hızlı
adımlarla merdivenlere ilerliyordum. Ama bu sıra birine çarptım. Geriye
sendeleyip kim olduğuna baktım. Peri… Saçları ütülenmişçesine düzdü ve beline
kadar uzanıyordu. İşin garip tarafı bu bir erkekti. Saçları Sarıydı. Teniyse
açık bir renkti. Perilerin böyle saçları ve ten renkleri olmazdı. Eminim bunun
için geçici bir büyü kullanıyordu. Tek sorun gözlerin deydi. Koyu kahverengi
gözleri 2 zıt renklere ayrılıyordu Biri kızılımsı kahverengiyken diğer renk
açık kahverenginden bal rengine dönüyordu. Bu renkler gözün dış cephesinden
başlayarak ve renk değiştirerek hareler oluşturuyordu. Ama görüntü rahatsız
edicilikten çok hayran bırakacak nitelikteydi. Gözlerimi bu çekici periden zor
ayırıp diğer periye çevirdim.


Bu bir kadındı. Saçları uzundu ama diğeri
kadar olamazdı. Bunun gözleriyse siyahtı. Aslında ikisi de büyük
görünüyorlardı. Belki 25lerin deydiler
ama sorun şuydu ki onların yaşamı insanların 2 katı olurdu… Tabi bu peri
türlerine göre değişirdi.


Bay çekici “ merhaba küçük kız.
Kaybolmuş gibisin…”dedi.


Kaşlarımı çatıp “ben kaybolmam “
dedim. Yanlarından tam geçecektim ki bu kez bayan çekici hamle yapıp kolumdan
tuttu. İkisi de olabildiğince etrafımı sarmaya çalışıyordu ama bu işler daha
kalabalıkken işe yarardı. Bayan çekici elini kolumdan çektiğinde ardında bir iz
bırakmıştı. Birden etraf nane gibi ilginç bir kokuyla doldu. Kolumdaki şey
şeffaftı ve su gibi parlıyordu.


Kolumdakinin ne olduğunu anlamadan ve
tepki veremeden bay çekici çenemden tutup ona bakmama zorladı. Bana büyü
yapmaya çalışıyorlardı. Bunun için çok uğraşılardı çünkü zor bir lokmaydım. Ama
bu işte iyilerdi çünkü şimdiden tepki verememeye başlamıştım. Adam gözlerini
benim kinlere dikmişti. Gözümü ne kırpa biliyordum nede kaçırabiliyordum. ,Bu
yüzden gözlerim yanmaya başladı. Adamın gözleriyse tamamen bal sarısına
bürünmüştü. Kendini zorluyordu…


(devamı gelecek....)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 4:57 am

buda diğeri kadar müthiş ...hade zman kaybetmede 2. bölümü yazmaya başla burda meraktan çatlıcammmm lol! lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 5:00 am

yarını beklemelisin... yazarım bu akşam ama fazla bişey çıkmaz şimdi... üstelik devam etmem gereken gerçek bir kitabım var... bu hikayeler sayesinde onu aksattım... hem heycan olur ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_twisted
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 5:02 am

evet sn gel bide bana sor o heycanı tabi merakla bekleyen sen değilsin ... lol!
Bide kitap derken kendi kitabınımı yazıyosun scratch
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 5:04 am

evet bir arkadaşımla.. bildiğin seri olucak... ciddi ciddi düşünüyoruz ve ufukta 3 kitap silüeti var... ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_rr
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 5:10 am

Way Way Way desene artık siteden değil kitaptan okucaz hikayeleri Razz Smile
Umarım her şey istediğin gibii güzel bir kitap olur ve bizde alırız cnm lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 5:12 am

umarım... aslında yazar olma gibi niyetim yok... zaten kitap yazanlar egoistir bence. Sırf egolarını tatmın etmek için yazılarının yayınlarlar ve alınan övgülerden hoşnutolurlar... ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Lol (en azından beni içeren kısmı bu diğer yazlallara karşı bir saldırı değildi bu...)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 5:15 am

Anlıyorum seni yada çalışıyorumm nese artık yarın hikayeni bekliyom yaw nolcak kıza bari bi tüyo ver lol! lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 5:19 am

asıl kıza zaten bişey olmaz ama etrafında kinlere garanti veremem... Sadece o günün sabahına doğru işe vampirlerde girecek ve tabi doğal olarak kuzeni Tanya da orada olucak... ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_lol
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 5:21 am

Annammmm Evil or Very Mad ya cck ölürse valla ağlarımm Sad
hAydaaa işler karışacakk desene scratch lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 5:26 am

Bilmiyorum belki işlere başkı bir yakışıklı girer. (zaten herkez yakışıklı nedense...)
Yada kanatları olan başka bir ucubik yakışıklı... Yeni bir hikaye daha ekledim... ama bu benim daha önce yazdığım rpg...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 5:29 am

hmmm olsun snn yazdıkların çok güzel bn onun da okurumm lol! lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimeC.tesi Şub. 27, 2010 11:54 pm

(devamı...)





Sonunda kendimi kaybettiğimi
anladım. Güçlüydü. Şimdi salak -salak bir bardağa bakan 1 aylık bebeklerden
farkım kalmamıştı. Düşünüyordum. Beynimde çığlık çığlıyağdım ama tepki yoktu.
Sıfır…



Kadın memnuniyetle gülümsedi ve elimi kavradı. Sanırım o pis işlerini
devreye soktukları odalara gidiyorduk… Etraftaki her şey aynı anda hem hızlandı
gemde yavaşladı. Daha önce hiç uyuşturucu kullanmamıştım ama kullanan
görmüştüm. Eminim aynı onlar gibi görünüyordum. Merdivenlerde usulca
ilerliyorduk. Etrafta ileriki saatlerde yaşanan o özel isteğin gerginliği
uçuşuyordu. Bu sadece periler için geçerli değildi. Benim içinde geçerliydi.



Uzun, süslemeli halısı olan bir koridora girdik. Küçük lambalar motifli
duvarları donatıyordu ve koridor bayınca ardında neler olduğunu bilmediğiniz
kapalı birçok kapı diziliydi… Daha sonra aklıma Mark gelmişti. Ya o. O ne
olacaktı? Eğer… Eğer silahıma ulaşırsam kırallık benim elime geçerdi. Peri büyülerinde pek anlamazdım ama ufakta
olsa bir bilgim vardı. Tamam, cilveleşmek mi istiyorlardı o zaman istediklerini
alacaklardı…



Koridorun duvarına içimde kalan son dirençle ilerledim. Sırtımı duvara
dayayıp onlara döndüm. Şaşkınlardı. Güzel…



Dilimle çok yavaş bir şekilde rujlu dudaklarımın üstünde gezdirdi. Şimdi
dikkatlerini çekmiştim işte. Daha sonra sırtımı duvara sürtmeye başladım ve
ellerimi vücudumda gezdirdim. Erkek olan bana yaklaştı ve ellerini beni
sıkıştıracak şekilde duvara yasladı. Yüzünü boynum da gezdiriyordu. Bu sırada
sağ ayağımı kaldırıp adamın beline doladım. İşte tam sırasıydı elimle aynı
hizaya gelmiş olan ayağıma arkadan uzandım. Küçük silahımı yerinden çıkarıp
adamın karnına dayadım. Dikkati tamamen dağılmıştı ve büyüye azda olsa dirençli
olan bünyemde adamın etkisi biraz olsun azalmıştı.


“ellerini üzerimden çek ve benden derhal
uzaklaş” dedim. Sanırım zararsız den de silah olduğunu tahmin etmemişlerdi. Bu
onların sonu olacaktı ama bir bağrışma duydum. Bu Mark’ın sesiydi ve kesinlikle
kötü şeyler oluyordu.



Adam yavaşça uzaklaştı. Yanında duran kadınsa yeterince sakindi.


Kadın beni umursamayıp adama
döndü “sence bu kız işimize yara mı?”


“ ne için? Silahla kurbanların
üstüne renkli delikler açmak için mi?”


Ah bu konuşma iyice çığırından
çıkıyordu. Zaten üstümde büyüye dahil birşeyde kalmamıştı. Üstelik bundan sonra
bana dokunmadan etkileri altına da alabilmeklerini de sanmıyordum. O yüzden bu
ikiliyi umursamayıp koridor boyunca koşmaya başladım. Koşmamın nedeni onlardan
kaçmak değildi. Sadece Markı hemen bulmak istiyordum…


Koridorun bittiği pencereli duvara yaklaşmıştım
ki yine aynı sesi duydum. Ama tam olarak nerden geldiğini anlamıyordum. Daha
fazla düşünmeye gerek yoktu bana yakın olan kapıları tek -tek deniyordum. İlki
çift kişilik yataktan oluşan boş bir odaydı. Karşıdaki kapıda ise bavulunu açıp
kıyafetlerinin her yana saçmış bir kadın vardı ve ağlıyordu. Hiç bir şey
demeden tekrar kapadım ve en sondaki kapıyı denedim. Kilitliydi. Kulağımı
kapıya dayadım ses yoktu. Genelde bu tür durumlarda burası olduğuna emin
olabilirdim ama bu sırada kilitli kapının karşısında kalan başka bir kapıdan
Markın yine acı dolu bağrışını duydum.



Karşıya koştum ve kapının koluna yüklenerek içeri daldım. Bu… Bu… Ne
demem gerektiğini bilmiyordum. Yani daha önce böyle bir şeyle hiç
karşılaşmamıştım. Dehşete mi düşmeliydim? Yoksa kendi içime kapanıp ağlamalı
mıydım? Ya da bütün perileri toplayıp beyinlerini uçururdum? Ama bu işten sonra
yapacaklarım lükse kaçıyordu. Şimdi Markla ilgilenmeliydim…


Oda genişti ve yine çift kişilik yataktan
oluşuyordu. Yerde duvardan duvara kir tutmayan kırem rengi halı döşeliydi. Ama
bu halıyı tasarlayanlar eminim birisinin göğüsün den damlayan kanları hesaba
katmamışlardı. Markın kolları yatağın başucundaki demirlere bağlıydı. Üstündeki
mavi gömlek yerde kan içindeydi. Pürüzsüz beyaz teninde ise birçok kesik
vardı. Gözleri acıdan nemlenmiş ve
sonuna kadar açılmıştı. Etrafında ise 2 peri kadın vardı. Ellerinde ise Marka
verdiğim küçük bıçak. Bıçağın üstündeki taze sıcakkansa odanın ışığında
parlıyordu. Perilerden biri içeri girdiğim sırada Markın pantolon düğmelerini
yavaşça açıyordu ama şu anda şaşkın gözlerle beni izliyordu.


İş yine bana düşmüştü. Odanın içine birkaç
adım attım ve arkamı dönmeden ayağımla kapıyı kapattım. Birilerinin bizi kan
içinde görüp polis çağırmasını istemiyordum. Aslında etrafta bu kadar yüksek
müzik çalıyor olmasaydı birileri Markın sesini duyup çoktan polis çağırmıştı
ama Herneyse…



Bu olaylardan anladığım tek şey periler onu aldıktan sonra avcı olduğunu
fark etmeleriydi. Tabi bu işi daha eğlenceli kılıyordu. Silahının nerde
olduğunu bilmiyordum ama bıçağı bulan periler onu kullanmaktan çekinmemişlerdi.
Sadistler…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePaz Şub. 28, 2010 12:20 am

Ama yine en heycanlı yerinde bıraktın olmaz ki böyleee lol! lol!
Dewamı nerede bekliyorummm....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePaz Şub. 28, 2010 12:34 am

tamam yazıyorum... ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_king ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_bounce ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_bounce ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_bounce
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePaz Şub. 28, 2010 3:14 am

(devamı... Yanlız hikaye ilerledikçe saçmalaşıyor...Very Happy:D)





Elinde bıçak olan berinin saçları
tepeden topuzdu ve teni tozpembe rengindeydi. Onu şeker yerken görseydim çok
tatlı olduğunu düşüne bilirdim ama elinde kanlı bir bıçakla arkadaşımı lime
-lime ederken bu kolay olmuyordu. Artık sinirlenmiştim.


Silahımı onlara doğrultup sinirli bir sesle…
“sen bıçağı yere bırak…” bunu söylerken onu başımla işaret ediyordum. Diğer
periye döndüm. Saçları beline kadar değildi yani bir peri için çok kısaydı ama
açık mor saçları ‘merak etme ben yeterince sadist bir periyim’ diyordu. “sende
ellerini hemen onun üstünden çek yoksa beynini duvara saçarım!” çok renkli
kelimeler kullanıyordum. Böyle konuşunca karşı taraf hep beklenenden daha çok
etkilenirdi. Bu işime geliyordu üstelik bu şekilde kendimi iyi hissediyordum.



Periler önce birbirlerine baktılar sonrada bana. Hala içeri girdiğim
şekilde duruyorlardı. Onların dikkatini çekmek için “Hemen!- ikinizde!-
dediklerimi!- yapın!” kelimeleri yavaşça üstüne basarak ve olabildiğince
tehditkar bir biçimde söyledim.



“hadi ama kızlar… Bayanı yeterince oyaladınız ve bu günde fazla
eğlendiniz. Artık gidelim buradan.”


Ha? Biri odanın köşesindeki kırmızı
koltuklardan birine oturmuş bizi izliyordu. Onu nasıl fark etmemiştim. Karanlık
köşede oturmuş ve baştan beri bizi sessizce izleyen bir erkekti. Onu tam olarak
seçemiyordum ama iri biri değildi ve fark ettiğim en büyük değişiklik
saçlarının çok kısa olmasıydı. Saçları tipik bir insan gibi kulakları görünecek
kadar kısaydı. Saçı sarı ve turuncu tonlarında gidip geliyordu. Gözleri ise
tamamen koyu turuncuydu. Öyle ki onları karanlık köşesinde bile fark ediyordum.
İşin garip tarafı periler alemin de böyle saçları olanlar grubun en altında ki
kişilerdi. Yani çevredeki periler onu elden ele dolaştırıp kullanırdı. Ayak
işlerini yaptırır ve kolunuza takıp gezdirdiğiniz o köpek karışımı yaratıklar
gibi süs olarak kullanılırdı. Ve doğal olarak patronlarıyla daha demin yaptığı
gibi konuşamazdı. Bu ona çok kötüye mal olurdu.



Perilerden bayan mor saçlı “Kapa çeneni Larry!” Diye gürledi.
Sinirlenmişti ama silahım onun iki kaşının ortasına doğrultulmuşken pek rahat
olduğu söylenemezdi.


“Naly…” Mark hipnozdan daha yeni –yeni çıkıyordu ve ona
diyebileceğim en iyi şey ‘her şey yoluna girecek’ ti ama yalan söylediğimi
anlayacağını biliyordum. Kendini kanlar içinde yarı çıplak bir halde yatağa
bağlanmış olarak buldu. Gözlerimi ona çevirip…


“lanet olası herif sana ben
yokken bir şey yapmamanı söylemiştim!” diye patladım. Onu kaybede bilirdim.
Daha önemlisi daha geç gelseydim o ruh sağlığından bir şeyler kaybede bilirdi.
Bana önce boş gözlerle baktı ve daha sonra oda bağırmaya başladı


“Senin derdin ne Naly? Neden her
zaman ‘bana bir şey olmaz’ tavırlarındasın!”


Benimle daha önce hiç bu türlü konuşmamıştı.
Kaşlarımı kaldırıp ağzımı açmış bir şekilde ona döndüm.


“Ne! Peki, sana ne demeli! Neden
‘ ben ve büyük erkeklik egomun saltanatı her şeyin üstesinden gelir’
düşüncesindesin?”


Şimdi adeta sinirden kızarmıştı.
Yatakta doğruldu ve bağlı kollarının uzanabileceği kadar öne eğildi. Kendini
gösteriyordu.


“ Eminim sen bayan mükemmel benim
durumunda olsaydın bunu kaldıramazdın. Her zaman en serti benim diye ortalarda
dolanıyorsun ama tek yaptığın kendi uydurduğun o hayali dünyanı kendine
inandırmaya çalışman!” Şaşırmıştım.


“ne?” bu sefer sesim fısıltı
halinde çıkıştı. Gerçekten beni böylemi görüyordu? Mark şaşkınlığımı ve hüznümü
umursamadan devam etti…


“daha önce hayatını düşündün mü?
Kalven öldükten sonra neler yapacağını. Liseyi bıraktın. Hayatın yaratık
öldürüp ceset taşımakla geçiyor. Kalevı’nın katilini buldun diyelim ve onu
öldürdün. Daha sonra?” Gözlerimin içine bakıyordu. Bense tamamen donmuştum.
Bunun nedeni söylediklerinin doğru olması mı ya da böyle bir konuşma yaptığımız
için mi bilmiyorum. Beklide ikisidir. Sırf bu yüzden ağlayabilirdim. Evet, soğukkanlı
bir canavar avcısıydım ama bu 17 yaşında bir kız olduğumu değiştirmezdi
sonuçta. Ama bunu burada yapmazdım.


“konuşmanızı bölmek istemezdim ama benim
tuvalete gitmem gerek…” Büyük sevgi dolu grubumuza katılan son üyemiz olan
Larry di bu. Markla eminim aynı olduğunu bildiğim kızgın ifadelerle ona baktık.
Perilerden biri iç çekip alnını ovmaya başladı. Diğeri ise Larryle uzun –uzun
ve anlamadığım ama çok şey ifade ettiğini bildiğim bir şekilde bakışıyorlardı.



Marka geri döndüm. Artık silahı ortalığa savurmaktan sıkılmıştım. Zaten
kolları havada tutmak zor bir işti, bir süre sonra kaslarınız ısınmaya ve
acımaya başlardı. Periler kendi içlerindeki sürü hiyerarşisini tartarken ve
birbirlerine öldüresiye bakışmaları sırasında ben yavaşça yatağa doğru
ilerliyordum.



Mark gelişimi izliyordu ve bende onun gözlerine odaklanmıştım. Ona çok
kızgındım ama aynı zamanda omzuna dayanıp ağlama isteği ile yanıp tutuşuyordum.
Yinede çekip gide bilirdim ama onu bağlı bir halde bırakmak kalleşçe olurdu.
Yinede insan kızgın olduğu ve o kişiye fazla yaklaşmak zorunda kalınca
duyguları birbirine karışırdı. Bu hali beni utandıra bilirdi sonuçta yarı
çıplaktı ama göğsündeki kesiklerden çıkan kan yavaşça gövdesinde ilerleyip
kotuna doğru inerken bu rahatsız edici duruyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePaz Şub. 28, 2010 5:16 pm

Ayyyy ...
Çok güzel gidio hiçte saçmalamıyosun ..
Devam Devam Devamm lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePaz Şub. 28, 2010 6:19 pm

(devamı... Microsoft Word de yazıyorum ve hikaye 7 sayfa oldu...Very Happy:D)





Yatağın başucuna geldim. Mark
hala közlerini yüzüme dikmiş beni inceliyordu. Bense gözlerimi kaçırdım ve
belimdeki küçük bıçağı çıkardım.



Şu anada her şey o kadar saçmaydı ki. Yani öldürmek için geldiğim
partide düşmanlarımla aynın odadaydım ve onlara arkamı dönüyordum. Nedense
burada tek gergin olmayan bendim. Periler Larry aşağılamayı sürdürüyorlardı.
Ona yerinin neresi olduğunu aşağılayarak anlatıyorlardı. Tıpkı eğitilmesi
gereken bir köpek gibi.



Onları umursamayıp çıkardığım bıçakla Markı bağladıkları ipi kesmeye
başladım. Zaten çok kalın değildi. Mark çözdüğüm eliyle elimdeki bıçağı kaptı.
Bunu neden yaptığını bilmiyordum ama yapmıştı ve daha ne oğlunu anlamadan
bıçağı arkamdaki bir şeye fırlattı. Aynı anda Biri arkamdan bağırmaya başladı.
Mark vakit kaybetmeden serbest kalmış eliyle diğerini çözmeye başladı. Bu
sırada bende hızla geri döndüm. Eli bıçaklı olan peri yerde dizlerinin
üstündeydi. Bıçağım ise karnına sonuna kadar saplanmıştı. Kadın deli gibi
ağlıyordu.



Diğer mor saçlının üstünde ise Larry vardı. İyide Larry’nin diğer
perinin üstünde ne işi vardı? Ama beni şaşırtan üstünde olmasından çok hiç
durmadan ve ya şiddetini düşürmeden ardı arkasına kadının suratına yumruklarını
indiriyor olmasıydı. Hemen onlara doğru koştum ve kendini kaybetmiş olan
Larrynin beline sarıldım. Tüm gücümle onu periden ayırmaya çalışıyordum. Kadın
bayılmıştı ve yüzü kan içersindeydi. Burnu kırılmıştı ve kan boşalıyordu. Nefes
almak için o baygın haliyle ağzını açmıştı ama şimdide kan ağzına doluyordu.



Larry bırakıp omuzlarından olabildiğince itim ve kadından uzaklaştırdım.
Kollarımı yerde yatan kadının koltuk altlarından geçirip doğrulttum. Biraz daha
sürüyüp duvara yasladım. Şimdi kan ağzına dolmaktansa yere akıyordu. Bu daha
iyi. Arkamı dönmeden odada silah sesi yankılandı. Bu kulakları kısa süreli
sağır eden yüksek bir sesti. Arkaya baktığım da Markın yaralı kadını vurduğunu
gördüm. Başından vurmuştu. Kan ve beyin karışımı yoğun sıvı halıya hızla
yayılıyordu. Alt katta kinlerin sesi aldırış edeceklerini sanmıyordum ama
koridorda bıraktığım perilerin dikkatini çekeceğimden emindim. Tabi fırsattan
istifa de kaçmamışlarsa.



Ama diğer odadaki insanların ses dikkatini çekmiş olabilirdi. O yüzden
hızlı davranmalıydık ama ondan önce ölen perinin yok olduğundan emin
olmalıydım. Yerde yatan perinin bedeni sarsılmaya başladı. Vücudu zerreciklere
ayrılıyordu. Adeta kendi görkemli ölüm törenini hazırlıyordu. Hep böyle olurdu.
Kendi dünyalarına ayit oldukları yere giderlerdi tabi sonrası hakkında hiçbir
fikrim yok. Parlak renkli pul taneleri bedenin etrafında dönmeye başladı. Sanki
kendi içinde küçük bir hortum yaratmıştı ama çevresinde hiç bir esinti bile
yoktu. Bedeni görünmez hale gelince taneler dönerek yavaşça yerden
ayrıldı. Havada son kez süzülüp görünmez
bir vakumla çekilmiş gibi geride kandan başka bir şey bırakmadan yok oldu. Bu
gösteriden sonra diğer kadına göndüm. Hala baygındı. Zaten bundan sonra ona ne
olduğu umrumda da değildi.



Geriye sadece…


“Larry git buradan…” dedim.


Mark Silahını ona doğrultup “onu
öldürebilirim” dedi. Erkeklik egosundan
bahsedince kızana bak sen…


“Saçmalama Mark. O bize zarar
vermedi. Üstelik o aşağı bir peri. Kendi isteği doğrultusunda burada değildi…”
dedim. Mark gözlerini bana çevirdi ve tek kaşını havaya kaldırdı. Evet, genelde
geride delil bırakmazdım ama bu işte geçirdiğim zaman arttıkça yufka yürekli
olmaya başlamıştım.



Markın elindeki silahımı alıp bilekli çizmemdeki yerine koymaya
çalışıyordum. Bunu yaparken 2 erkekte beni izliyordu ve mini eteğimle pot
kırmadan bu işi halletmek zor olmuştu. Bu işi de halledip…


“bana bakmak dan vaz geçin…”


Mark başını tamam anlamında sallayıp yerden
gömleğini aldı ve yatağa oturdu. Kanlı gömleği kesiklerin üstüne bastırıyordu.
Acıdan yüzünü buruşturdu ama ne ağlama nede sızlanma. Kendini iyi kontrol
ediyordu. Bana bakıp…


“kanlar içindeyken buradan nasıl
çıkabiliriz?”


“Ben yardım edebilirim…”


Larrye dönüp…”hayır” dedim.


Mark “Evet” dedi. Hışımla ona
döndüm…


“ona güvenmemizi mi bekliyorsun.
Sen burada kesilirken sevimli arkadaşın olanları isliyordu unuttun mu?”


“Evet, ama onu öldürmek istemeyen
sendin unuttun mu? Şimdide yardım edebilecekken neden raddelim!”



Bazı konuşma sesleri duydum. Müziğin sesi nedense azalmıştı. Hızla kapıya
ilerledim ve sessizce aralayıp koridora baktım. Birileri polis çağırmıştı ve
partiye ara verilmişti. Uzun koridorun sonunda Beni tuzağa düşüren perilerin 3
polisle konuştuğunu gördüm. Ballandıra -ballandıra kendi uydurdukları
hikayelerini anlatıyor gibiydiler ve bu işin ucu bize de deyecek gibiydi. Odaya
girdim ve kapıyı kapatıp kilitledim.


“evet, küçük peri. Marifetlerini hemen
göster ve bizi şuradan çıkar.”


Bize yardım edeceği için çok mutlu
görünüyordu. Karanlık köşesinden çıktığından beri onu incelememiştim. Şimdi
baktığımdaysa 18 yaşlarında tipik bir gence benziyordu. Üstünde siyah polo
t-şört altındaysa kot pantolon vardı. Tabi buraya kadar her şey normaldi. Tek
sorun koyu turuncu gözlerde bitiyordu. Muhtemelen annesi veya babası yarı
periydi. Bizi buradan büyü yeteneği ile çıkaracağını söylüyordu. Eğer kendisi
yarı peri olsaydı bunu yapamazdı. Ama benim annem veya babam insandı. Bunu
biliyordum çünkü ben büyü yapamıyordum.


18 yaşlarında olmasıysa cabası. Büyüleri yeni -yeni
oturuyordu ve onun yüzünden başımıza neler geleceğini bilmiyordum. Harika…


“Tamam. Büyü konusunda çok iyi
olduğum söylenemez ama üstündeki kana bir şeyler yapabilirim.” Dedi.
Düşünüyordu. Marka bakıp seçeneklerini uzun –uzun gözden geçiriyordu.


“hadi ama polisler zaten
koridorda. Zamanımız yeterince az bir de seni beklemeyelim.”


Beni umursamıyordu! Cebinden ağzı kapanan o
küçük şeffaf poşetlerden çıkardı. İçinde sarımsı atalar vardı ve poşeti açarken
Marka ilerliyordu. “Bunu ye…”dedi ve ona biraz uzattı. Marktan önce davranıp
Larryi bileğinden yakaladım.


“ona verdiğin ne?” diye sordum.
Koyu turuncu gözlerine bakıyordum.Ciddi olduğumu anlaması için bileğini biraz
daha sıktım.


“bu sadece büyünün bir parçası”


“ama ona birşeyler vermeden de
büyü yapabilirsin.”


“evet, ama ben o kadar güçlü bir
peri değilim. Lanet olsun soyumda insan kanı var istesem de o kadar güçlü
olamam!” Bağırıyordum. Anladım sorunu buydu. Hiçbir zaman tam bir peri
olamayacaktı. O yüzden hep aşa kalacaktı ve ezilecekti. Buna sinir olduğu da
yüzünden okunuyordu.


“ Eğer Marka isteyerek ve ya
istemeyerek herhangi bir şey yaparsan işin biter…” dedim. Bunları söylerken
yüzüne yaklaşmıştım. Elimi olabildiğince sıkıyordum ve gayet ciddiydim. Bir
birimize bakarken…


“kesin şunu artık…” dedi Mark ve
Larrynin elindeki otu kapıp ağzına attı. Daha sonra elimi yavaşça serbest
bıraktım ve çektim. Bileğinde parmak izlerim kalmıştı ama pek canı yandığın
sanmıyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePaz Şub. 28, 2010 9:46 pm

( ohoo. Fikir çıktıkça çıkıyo... Sayfayı sömürdüm resmen... ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_biggrin ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_biggrin Ama bunu belirlediğim bir yerde bırakabilirim. Yeni hikayeler gelicek gibi... ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Lol )



Larry gözlerini Marka dikti ve
öylece durdu. Büyü yapıyordu ya da yapmaya çalışıyordu. Mark kanlı gömleği
kesiklerden kaldırdı ve hiçbir şey yoktu. Pürüzsüz göğsünde küçük bir kesik
bile yoktu…


“ İyi ama hala canım yanıyor…”
dedi mark.


Larry gözlerini kırpıştırdı ama
hala marka bakıyordu…


“ilizyon. Büyüyle sadece
yaraların üstünü kapatıyorum. Hemen gidelim çünkü uzun süre bu halde
tutabileceğimi sanmıyorum…”


Konuşurken markın göğsüne baktım. Larrynin
dikkati dağılmış olacak ki büyü titredi ve bir anlık kanlı faciayı gördüm. Daha
sonra toparlanmaya başladı. Sıcak günlerde asfalt dan çıkan o serap dalgaları
oluştu. Kan şeffaflaşıp su gibi görünmeye başladı ve sonunda o da yok oldu.
Yine yarasız bir vücut.


Gözlerimi kırpıp…”
tamam bu garipti” dedim. Daha sonra ayak sesleriyle kendime geldim. Birileri
odaya yaklaşıyordu ve konuşma sesleri netleşiyordu. “…evet memur bey ses bura
dan geldi…” gibi şeyler diyorlardı.


Mark “ burada yangın merdiveni var. Zaten elimizde tek çıkış
burası kaldı…”diyip yataktan zar zor kalktı. Larry hala gözlerini marka
dikmişti. Sanırım şu dakikadan sonra onla iletişimimiz bitmişti ve markla tek
kalmıştık.


Hemen markın koluna
girdim. Aslında bu yardımdan çok taşımaktık. Bir elimi yapılı, ince ve biçimli
beline koydum. Diğer elimleyse omzundaki kolunu tutuyordu. Dışarı balkona
çoktan kapıyı ayağımla iterek açtım. Dışarı çıkınca soğuk hava birden yüzümüze
çarptı. Yangın merdiveni Balkonlar arsında zikzak çizerek aşağı iniyordu.
Odanın kapısı çalınmaya başladı. Dışarıdan “ bayan iyi misiniz? Açın kapıyı…”
gibi şeyler geliyordu. Normalde polisler kapıları kırarak girerdi ama tanıklar
kesin bir şey söylemediyse yanlışlıkla başka kişileri rahatsız etmek
istemezlerdi. Başımı balkon kapısından içeri doğru uzattım ve... “Bir saniye
müsait değilim giyiniyorum…” dedim. Giyinmek mi? Herneyse insan paniğe
kapılınca saçmalıyordu. Markla yangın merdivenlerine gelip yavaşça aşağı inmeye
başladık. Odadan hala konuşma ve seslenmeler yükseliyordu ama ne dediklerini
anlamıyordum. Larry hipnotize olmuş bir halde arkamızdan geliyordu. 2. katta
olduğumuz için kısa sürede aşağı inmiştik. Dans kulübünün otoparkında arabaya
doğru ilerlerken insanlar bize bakıyordu. Acaba nasıl görünüyorduk. Yarı çıplak
birini bu halde taşımak ilginçti. Her iddiasına girerim ki insanlar bizi çok
sarhoş olmuş biriyle yatak eğlencemizi yarıda kesip evin yolunu tutmaya karar
verdiğimizi düşünüyorlardı.


Herneyse onların ne
düşündüğü umrumda değildi. Arabaya vardığımızda Markın cebinden anahtarı
çıkardım ve kilitleri açtım. Arabanın arka kapısını açıp markı yarı taşıyarak
yarıda atarak oturdum…


“aah! Biraz daha nazik olamaz mısın!” diye acıyla
bağırıyordu…


“artık bir dahakine…” dedim ve kapıyı kapatıp Larrye döndüm.
Büyüye son vermişti yorgun görünüyordu. Bu havada ter içindeydi. Alnında bir
damla daha süzülmeye başlamıştı ve derin –derin nefes alıyordu.


“iyi misin?”


“daha iyi olduğum zamanlar olmuştu…”


“harika çünkü senden daha büyük bir sorunumuz var… Araba
kullanamam…” dedim. Daha önce kullanmıştım hem de birçok kez ama o zamanlar
şans eseri hayatta kalmıştım. O yüzden markı özel şoförüm olarak kullanırdım.
Ama bu onunda işine gelirdi çünkü arabası olan bendim…


Kulübün üst katından
bir ses geldi. Sanırım kapıyı kırmışlardı. Kanla karşılaşmak onları biraz
yavaşlata bilirdi ama yine de zamanımız yoktu… Kırılma sesiyle beraber parti
müziği her yanı tekrar sardı. Eğlence devam ediyordu…


Larry elimden
anahtarları kapıp


“ben kullanırım…“dedi.


Başka çaremde yoktu. Anahtarları verdim ve ön koltuğa
geçtim. Larry anahtarı çevirip arabayı çalıştırdı. Işıkları yaktı ve park
alanından beklenmeyecek bir hızla çıktı. Mark arkada savruldu ve homurdandı.
Bense kemerimi takmakla uğraşıyordum. Arabanın içinden bile duyabileceğim
bağrışmalar geldi. Başımı dışarı çıkarınca balkondan bize baka polislerle
karşılaştım. Galiba bizim peşimizi bırakmayacaklardı aman ne güzel…


Larry hala derin
nefeslerleydi ama yine de arabayı hızlı ve güzel kullanıyordu.


“ bak kötü olursan haber ver çünkü trafik kazasında
ölmeyecek kadar atraksiyonlu bir hayatım var…” dedim…


Bana yine cevap
vermedi. Bu beni umursamadığı başka zamanlardan biriydi. İyi ama onu öldüre de
bilirdim. Ama o benden korkmuyordu bile. Sinir bozucu!


Mark arkada durup
–durup inliyordu. Koltuğumda dönüp ona baktım. Arabanın karanlığında bile akan
kanı çok belirgindi.


Larry “onu napacağız?”


“biz mi? Yo biz diye bir şey yok. Siz ve ben varım… Ben
bölümü tamamen sana ayit ve siz bölümü de markla beni ilgilendirir anladın mı?”


“tamam, o zaman sizi şu anda burada bırakıp gide bilirim de
ne dersin?”


Lambaların önüne geldik ve durduk. Kırmızı ışığı
bekliyorduk. İyi ama suçlular beklemezdi. Polislerde sabretmezdi. Eminim bize
yetişmeye çalışıyorlardı.


Arabada sessizlik
oldu. Sanırım mark bayılmıştı. Onun için üzülüyordum ama beynimi yitirip
etrafta ağlayarak koşuşturmak bir işimize yaramazdı. Larry dönüp bana baktı.
Kararımı bekliyordu. Hayır, onu şimdi bırakamazdım. Arabasız bir yere
gidemezdik. Şoföre ihtiyacım vardı…


İç çekip koltuğumda
kaykıldım. Dizlerim torpido gözüne değiyordu. Sanırım yenilgim yüzüme de vurmuş
olacak ki Larry…


“mantıklı olanı yapıyorsun. Merak etme yolunuza çıkmam…”
dedi. Bu da ne demek ti şimdi? Sesi derinden gelmişti. Sinirlimiydi. Bu sıra
tekrar yeşil yandı ve sola döndük. Burası ana yoldu.


“nereye gideceğiz?”


“şehrin doğusuna,
mörvin caddesi 351 sokak…” dedim.


Tanıdığım bir hemşire
vardı. Doğaüstü şeyleri bilen ve markın ki gibi yaraları iyileştirirken soru
sormayıp olayları umursamayan bir ihtiyardı. Onu eve çağıra bilirdim. Hastaneye
gitmek saçmalık olurdu. Bizi polisler arıyordu ve ondan da önemlisi hastane
ailesini isteye bilirdi. Neler olduğunu anlatmakta başka bir olaydı.


Tam hayatımın normale
döndüğünü düşünmüştüm ki siren sesleri duydum. Bunun ambulans sesi olması için
neler vermezdim ama değildi işte. Bunlar arkamızda sıralanmış polis
arabalarından geliyordu. Onları nasıl fark etmemiştik? Koltukta doğruldum ve
dikiz aynasına baktım…


“arabayı hemen durdurun. Bir daha tekrar etmeyeceğim…
Arabayı hemen durdurun yoksa ateş açıcağız!”


Larryle birbirimize
baktık. Ah tabi ki de durmayacaktık. Gaza bastı ve ani bir dönüşle deniz
kenarına sürmeye başladı. Burada birçok depo ve küçük liman vardı. Tabi gecenin
bu saatin de burası da uykuya dalmıştı. Larry aniden firene basıp durdu. Markın
bayılmış olması iyiydi yoksa bu acı onu tekrar bayıltırdı.


“arabadan hemen in ve markı dışarı çıkar…” dedi. Başka bir
zaman hayır diye bilirdim ama şu anda hepimiz kırmızı alarmdaydık. Kapıyı açıp
soğuk havaya çıktım. Arka kapıyı açtım. Mark yarı baygın bir haldeydi. Bütün
kan koltuğa akmıştı. Onu kollarından tutup dışarı sürükledim. Sonra soğuk
zemine yatırdım. Larry ise yerden kaldırmakta zorlandığı küçük bir kaya parçası
aldı. Ben arabaya koşup bagajı açtım. Burada yedek kıyafetlerim vardı. Bazen iş
başındayken çok kirleniyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePaz Şub. 28, 2010 11:48 pm

Bak hep böle yapıyosun ama en heycanlı yerinde tak kesiyosunnn...
Dewam dewam dewammmm... lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePtsi Mart 01, 2010 12:16 am

daha ne kadar yazıyım 7 sayfa oldu ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_biggrin ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_biggrin neyse tmm-tmm daha yazıyorum zaten... ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_bounce
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePtsi Mart 01, 2010 1:44 am

(yeni-yine-yeniden devamı...)









SSiyah ceketimi bagajdan çıkardım ve Marka giydirdim. Şimdi
gözlerini açmış etrafa bakınıyordu. Larry ise taşı arabanın şoför koltuğuna
koydu. Hayır, koltuğa değil yere koydu. Ne yapmak istediğini anlayınca arabaya
koştum ama o çoktan gaz pedalına taşı yerleştirmişti. Araba son sürat denize
gitti ve cuf!


“lanet olası sen ne
yaptın! “ beni umursamadı. Yine! Gidip markı yerden kaldırdı ve depolara doğru
ilerlemeye başladı. Bende onlarla gittim çünkü polis arabalarının seslerini
duyuyordum…


Depoya girdik.
Burası çürümüş ahşap ve küf kokuyordu. Iyk.


“ evet, bay mükemmel şimdiki planın ne? Bizi buraya hap
settin dışarısı polis kaynıyor. Yakında etrafı da araştırmaya başlayacaklar o
zaman ne yapıcağız?”


Duvarlardan süzülüp içeriye giren ay ışığı etrafa loş bir
hava veriyordu. Larry markı metal bir kutnun üstüne oturttu ve abana döndü.
Çatlaklardan sızan ışık gözlerinde sarı yansımalar oluşturuyordu. Saçlarıysa
koyu sarı gibi duruyordu.


“bundan sonra ben de ne yapacağımı bilmiyorum. En azından
zaman kazanmış olduk.” Bunu der demez polis araçları deponun önünde durdu.
Işıkları içeriye kırmızı ve mavi renklerle dolduruyordu.


“evet. Evet, şu zaman olayı…” dedim. Larrye “Markı al ve
benimle gel.” Dedim. Bir planım vardı. En azından bundan daha kötü bir duruma
düşmezdim. Değimli? Ah umarım… Deponun arkasındaki malları indirmek için olan
büyük kapıya geldim. Burası da kapalıydı ama polis araçları deponun önünde
kalıyordu. Bu işime gelirdi çünkü konuşurken beni duymalarını istemiyordum.


Hala yanımda olduğuna
şaşırdığım çantamdan telefonumu çıkardım. Böyle askılı çantaları hep çapraz
takmak mantıklıydı. Böylece Çanta maliyetini düşürüyordum. Herneyse telefon
listesini açıp Tanya yı çevirdim… İlk çalışta açıldı…


“evet.” Bu bir erkek sesiydi. Zaten taya telefonlarına
bakmazdı. Neden bir şehir yarısı hizmetçin varken telefonu kendin açasın ki
degil mi?


“ben Naly. Tanya ya söyle bana bir araç lazım şoförüyle…
Şehrin doğusun da limanlardaki depolardayız. Acil ve etrafımız polisle sarılı.
Ve onun bana bir borcu olduğunu hatırlat. Araç ana deponun arkasında bizi
beklesin…”dedim ve kapadım. Beni duyduğundan emin olmak için bekleyip cevap
beklemedim. O adam zaten bir vampirdi ve bir şeyleri duymaması imkansız
gibiydi. Üstelik kolay –kolay unutmazlardı yani mesajımı tam olarak iletecekti.


Larry ağzı açık bana bakıyordu. İyi ama neden ağzı açık bana
bakıyordu…” sen daha demin Tanya ile mi konuştun?” Bunu söylerken hala şaşkın
görünüyordu…


“evet. Ne oldu?”


“ ne mi oldu! Tanya şehrin vampir yöneticisi ve onunla
iletişime geçen parmakla sayılacak kadar varlık var. Ama sen ona bir çevir
tuşuyla ulaştın. Üstelik onunla konuşma şeklin! Ah inanmıyorum sırf bu yüzden
seni öldürebilirsin!” Sesini
yükseltmişti ama dışarıdaki bir grup takım elbiselinin çıkardığı uğultudan bizi
duyduklarını sanmıyorum…


“ Belki dediğin olabilirdi ama o kuzenini sırf bu yüzden
öldürecek bir… Vampir değil…” dedim.


“kuzen mi!” Şimdiyse suratı kızarmıştı. Bir an nefesini
tuttuğunu sandım ama hayır deli gibi nefes alıyordu. Sanırım aklını
yitiriyordu.


“Bak Herneyse bunu sonra konuşalım. Şimdi ana depoya
gitmeliyiz. Hemen…”


“yardıma geleceklerin den emin misin?” Mark uzun süredir ilk
defa konuşuyordu. Rengi tamamen solmuştu. Sesiyse zar zor çıkıyordu.


“gelecekler. Gelmek zorundalar…” dedim. O kadının bana borcu
vardı. Yardım etmezse onunla kısa zaman da bir görüşme yapmam gerekecekti. Larrye
yardım etmek için Markın diğer koluna girdim. Deponun üst katında ana depoya
giden bir köprü vardı. Zaten binalar yan yanaydı ama polisler sadece bu deponun
önündeydi. Ana depoya gidip arka kapıdan arabaya binecektik ve bu dosya
kapanmış olacaktı.


Markın kolana
dokunduğumda donduğunu fark ettim. Buz gibiydi ve biraz da titriyora
benziyordu. Harika durumu kötüye gidiyordu. Tanyayla konuşmam gerekiyordu.
Eminim markla ilgilenecek birilerini bulurdu. Diğer elimle de markın beline
sarıldım. Siyah ceketin önü kandan dolayı her ne kadar imkansız olsa da daha da
siyahlaşmıştı. Ya akıcak kanı kalmamıştı ya da yaralarının biraz daha kapanması
kan akışını azaltmıştı.


Larrye dönüp “üst
katta dışarıdan ana binaya giden bir köprü var. Yani yukarı çıkmamız
gerekecek.” Dedim. Bunun üstüne ikimizde merdivenlere baktık. Çok uzundu. Yani
bir depo 3 kat yüksekliğinde olunca merdivenlerin kısa olmasını beklemek
saçmalık olurdu.


Ama başka yol yoktu
ve yavaşta olsa merdivenleri çıkmaya başladık. Larryle beraber olabildiğince
Markı kaldırıyorduk ama o çok uzundu. En azından benim için 1.80 uzundu. Benden
çok işi Larry hallediyordu. Üst kata çıktığımızda köprüye çıkan kapının açık
olduğunu gördük. Bu iyiydi ama aşağısı polis doluydu. Sanırım dalgıç ekibi
gelmişti. Hah hepsi öldüğümüzü sanıyordu.


“karşıya görünmeden
nasıl geçeceğiz?”diye sordu Larry.


“ bizi sen götüreceksin.” Dedim.


“ha? İyi ama görünmezlik diye bir şey yoktur tabi bunu
kastediyorsan…”dedi.


“olmadığını bende biliyorum ama çevremize siyah bir perde
örebilirsin. Büyü yapamıyor olabilirim ama bu hiçbir şey bilmediğim anlamına
gelmez. Üstelik bu büyü yeni büyü öğrenenlere gösterilenlerden. Yani yaparken
zorlanacağını sanmam.”


“evet, ama bu büyüyü kişisel olarak öğrendik. Yani kendim
dışında kimseye yapamam…”


“peki, bu siyah perdeyi çekince arkası görünüyor mu?”


“hayır…”


“güzel. Büyüyü kendine yap. Seni köprünün polisleri gören
tarafına koyarız. Bizde yanında polislerin göremeyeceği şekilde geliriz…”


Bana baktı. Şaşırmıştı ama neden…” Vay be göründüğünden daha
zekisin…” dedi.


Sanırım bu bir övgüydü ama ben aşağılama olarak ağılıyordum.
Bununla ilgili bir şey söylemedim… “Tamam, kim daha zeki oyunu sona erdiyse yap
şu büyüyü…”


Markı bıraktı ve
cebinden göremediğim küçük bir şey çıkardı ve yuttu. Bunlar bazı büyüleri
yaparken çok yardım oluyordu. Ama Larrynin ki yardım değildi. O bu tür şeyleri
büyülerde hep kullanmak zorundaydı…


Kendi içinden bir
şeyler mırıldanmaya başladı. Ne dediği belli olmuyordu ama dudakları durmadan
hareket ediyordu. Birden bire Görüntüsü kararmaya başladı. San ki etrafındaki
küçük karanlıkları kendine çekiyordu. Ve sonunda gölgeden arkı kalmadı. Siyah
biçimsiz bir haldeydi. Bu biraz korkunçtu ama alt kattan gelen kapı ses daha
korkunçtu. Polisler içeri girmişti…


Larrynin biçimsiz
siyahlığı kolumu kavradı ve kapıya doğru çekti. Şimdi dışarıdaydık ve Larry
bana sarılıyordu. Ya da Larrynin yerini alan gölge. Herneyse bu garipti. Onu
hissetmiyordum. Bana dokunuyordu ama soğuk histen farkı yoktu. Köprüde hızla
ilerliyorduk. Dışarıda ki uğultu devam ediyordu. Çok kalabalıklardı. Yani
bilinmeyen ve kayıp bir ceset. Muhtemelen bizi ihbar etmiş olan perilerde
kaçmışlardı. Ortada cinayet zinciri var ama son Dakka da tanıklarda kayıp oldu…
Büyük bir olaydı ve herkez bununla ilgileniyordu. Sonunda ana deponun kapısına
geldik. Elimi uzatıp açmayı denedim ama hayır kilitliydi. Larry ele benzer bir
gölge uzvunu kapıya götürdü ve içinden geçti!!! Eğer bu büyüyle yapılıyorsa ben
bir şey bilmiyorum demektir. Daha sonra sürgü sesleri geldi. Sanırım arkadan
sürgüyle kapalıydı ama Larry bu ucubik haliyle işleri yoluna soktu.


Kapıdan içeri girip
kapattık ve son olarak sürgüledik. Larry den derin nefes sesleri geliyordu. Her
nefes alışında etrafındaki siyahlık biraz daha azalıyordu. Sonunda tamamen
normali döndüğünde çok yorgun görünüyordu.


Mark çatlak bir sesle “ onu yanımıza aldığımız iyi oldu
kabul etmelisin…” dedi. Bunu söylerken dudaklarında çarpık bir gülümseme vardı.
İyi görünmek için kendini zorluyordu ama bu halde iyi görünmesi zordu. Ve evet
Larry yanımıza almakta iyi etmiştik.


Larry “buradan artık gidebilir miyiz?” dedi.


Başımı salladım ve markı sürükleyerek devam ettik. Deponun
arka kapısına vardığımızda aralıklı olduğunu gördük. Kilitli olmaması iyiydi.
Dışarı çıktığımızda akşamın karanlığında polisin ışıklandırmalı bir yanıp bir
sönüyordu… Ama sesler çok uzaktaydı. Dışarı çıkar kıpmaz önümüzde bir araba
durdu. Siyah bir limuzin. Limuzin mi? Kim limuzin kullanırdı ki? Tabi ki Tanya…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePtsi Mart 01, 2010 2:20 am

wayyy heheh Smile
Çok güzeldi ee dewamı gelcekmiii?? lol! lol!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Macy Bertoluna

Macy Bertoluna


Mesaj Sayısı : 271
Yaş : 29
Nerden : Anadoludan kop gel düz git... Ankarayı geç sağdan... İstanbulun biraz yukarısı...xD

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePtsi Mart 01, 2010 2:53 am

hayla devamından bahsettiğine inanmıyorum... ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_biggrin ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_biggrin ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_biggrin
Evet var bişeyler ama doyuramadım seni valla... ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Lol
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Réchalle Atalanté Okéféra

Réchalle Atalanté Okéféra


Mesaj Sayısı : 687
Yaş : 29
Nerden : ((TransıLvanYa))

----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Empty
MesajKonu: Geri: ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D   ----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D Icon_minitimePtsi Mart 01, 2010 2:57 am

Banane Banane Banane dewam dewam dewmmmm Evil or Very Mad lol!
''Lütfen'' Sad Sad Razz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
----KAN LEKESİ---- (artık kanlı isimler kullanmaktan vaz geçmeliyim) :D
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki
 Similar topics
-
» ----KANLI PARTİ----
» Kanlı Ayakkabı ( Bunhongsin)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
House Of Night Turkey :: Arsiv-
Buraya geçin: