----KANLI PARTİ----

Aslında bu hikayenin devamı olucaktı ama konu çok sıkıcı geldi bende burda bıraktım...





“İşte parti budur!”
diye bağıran Maggy bana sesini duyurmaya çalışıyordu.


Maggy üstündeki pullu, gri ve her an altındaki siyah
dantelli iç çamaşırını gösterecekmiş gibi duran elbisesini giymişti. Saatlerdir
dans ediyorduk ama o yorulmak bilmeden bu kalabalık ortamda oradan oraya
savruluyordu.


Partileri sevmezdim.
Çok gürültülüdür, bir yanıp bir kapanan ışıklar nedeniyle baş döndürücüdür
üstelik kafayı bulmuş ve testes*teron hormonları tavan yapmış yarım zekalı
erkekleri saymıyorum bile. Ve günün sonu kusmukla noktalanır.


Bense altımda kot
üstümde ise askıları arkadan çapraz gelen bir bulüz giymiştim. Bunları
özellikle giymiştim çünkü buraya gelmemin nedeni Maggy değildi. Avlamam
gerekenler olmasıydı.


Ben bir insan
değildim. Zaten insan olmak yorucu bir iştir. Ben bir avcıydım ve vampirlerse
bir avdı.


Maggy’nın kulağına
eğilerek “ben biraz dışarı çıkacağım…”


Maggynın suratı düştü ve kulağıma eğildi…”sen iyi misin
becca?” Ona evet dedim ve kapıya doğru yöneldim. Her yer de bedenler birbirine
sürtünüyor ve kahkahalar yükseliyordu. Yol açmak için insanları itiyordum.
Birçoğu umursamıyordu ve bu yüzden özür dilemekten çoktan vazgeçmiştim. Dj
başka bir müziğe geçti ve herkez debelenmeye başladı. Tanrım…


Kapıya yaklaştığım
sırada kalabalıktan bir el uzanıp popomu elledi! Lanet olası herif onu
göremiyordum bile. Şimdilik elimden kurtulmuştu ama ben unutmazdım…


Bardan dışarı çıktım.
Etraf gece olmasına rağmen içeriden daha aydınlıktı. İçeride ki müzik azalmıştı
ve soğuk hava beni kendime getirmişti. Cebimdeki bıçağı yokladım. Soğuk ve sert
hissi beni rahatlatıyordu. Kendimi güvende hissetmemi sağlıyordu. Bar şehirden
uzak değildi ama bulunduğu yerde merkez sayılmadığı için etraf boş alan ve
ağaçlarla kaplıydı.


Burasının bu kadar
popüler olmasının nedeni de buydu işte… Şehirden yani 18 yaş altını denetleyen
polislerden uzaktık. Anne ve babalarının onlar istemeyeceği zaman
bulamayacakları bir yerdeydik. Daha ne istesinler ki?


Barın bulunduğu
yolun karşısına geçtim. Buradan tüm şehrin görünüyordu. Tam uçurumun
kenarındaydım ve şehirdeki ışıklar bu ölüm vadisine başka bir hava katıyordu.
Cebimdeki telefonu çıkarıp saate baktım. Akşam 2 olmuştu ve bizim sivri dişli
uyuyan güzellerimiz yakında partide olacaklardı.


Barın yanında
bulunana otoparka ilerledim. Vampirler
hava atmayı severlerdi. Eminim ilgi çekici bir arabayla burada
olacaklardı. Onları en iyi burada
karşılayabilirdim. Yani içeriye girip birilerine zarar vermeden önce.


Bu akşam 2 kişiyi
halletmem gerekiyordu. 93 yaşında olan bir kız. Bir vampir için çok gençti.
Yani bu işi kolay hallederdim ama diğeri 17 yaşında gibi görünen ama 245
yaşında ki bir vampirdi. Yaşlıydı gerçekten yaşlı. Düşüncelerim motor sesiyle kesildi. Otoparkın
girişine baktım. Gelen siyah bir jipti ve etrafı motorlu araçlarla sarılıydı…


Aov… Kalabalıklar.
Bu kötü. İş ya ben ya da o durumuna düştü. Beni gördüklerinde insan olmadığımı
anlayacaklar. Evet, insan gibi görünüyorum, konuşuyorum ve yaşıyorum ama kokum
farklı. En azından vampirler için öyle. Yolun ortasında durmuş onları
izliyorum. Kaçmanın bir alemi yoktu iyi koku alıyorlardı ve hızlılardı bu bir
işime yaramazdı üstelik kaçmak korkaklık olurdu. Jip önümde durdu. Farlarından
gelen ışık gözlerimi acıtıyordu ama bir göz kırpması bile hayatıma mal
olabilirdi. Motorlu dost yanlısı arkadaşlar ise arkamı sarmıştı.


Jip in kapısı
açıldı ve dışarı 12 yaşlarında bir kız çıktı. Altında fırfırlı ve kat-kat olan
kısa bir etek vardı. Üstünde ise etekle bütün gibi duran korseyi andıran bir
üst giymişti. Eğer giydikleri pembe olmasaydı çok gotik tarzı diyebilirdim
değildi işte. Bukleli saçları sarıydı ve yürüdükçe omuzlarında hareket
ediyordu. Gözleri açık maviydi. Tıpkı porselen bebeklere benziyordu ama
porselen bebeklerin boğazınızı parçalamak için olan iki sivri köpek dişi
olmazdı.


Küçük kız önümde durdu ve bana baktı. Beni inceliyordu.
Sanki vitrinde almakta kararsız kaldığı bir montu düşünür gibi bakıyordu.


Bu sırada arabanın
diğer kapısı açıldı ve dışarı esmer bir çocuk çıktı. Tamam, vampirler genellikle
çekici olurlardı ama bu… İşte buna yakışıklı denirdi… Altında poposunu ortaya
çıkaracak kadar dar bir kot giymişti. Üstünde birkaç düğmesi açık kırmızı bir
gömlek vardı ve kollarını dirseklerine kadar kıvırmıştı. Gözleri kahverengiydi
saçları ise gözlerinden bir ton daha açıktı.


Gözlerini bana
kilitlemiş bir halde yavaşça yürüyordu. Sanki saatlerin bir önemi yokmuş gibi
ve zaman onun kölesiymiş gibi bir hali vardı. Ama benim onun gibi zamanla bir
anlaşmama yoktu ve bu iş canımı sıkmaya başlamıştı. Cebimdeki bıçağı çıkarıp
genç çocuğu izleyen küçük kızın koluna bir darbe indirdim. Çığlık atıyordu ve
her yere kan saçılıyordu. Yara omzundan başlayıp bileğindeki atar damara kadar
derinleşerek ilerliyordu.


Etraf bir anda
karıştı. Motorcular kıza yardım etmek için koşuyordu. Motorculardan en iri
olanı ise bana doğru koşuyordu. Genç çocuk ise sadece bizi izliyordu.


Ölmeye hiç niyetim
yoktu döndüm ve motorcuya bir bıçak darbesi indirdim. Tabi ki de bu hamleden
kurtuldu. Daha sonra elime vurup bıçağımı düşürdü. Tam daha kötü ne olabilirdi
derken motorcu üstüme atladı. Yerde boğuşuyorduk. Suratıma dişlerini göstererek
tısladı… Nefesi kan kokuyordu… “Şu kötü nefes kokusunu yok eden sakızlardan
kullanmalısın!” diyip kasıklarına dizimle vurdum. Daha ne olduğunu anlamadan
yerde kıvranmaya başladı.


Ayağa kalkmayı
planlıyordum ama biri arkadan ellerimi kavradı ve dizlerimin üstünde durmaya
zorladı. Kurtulmak için debeleniyordum. Bu motorcuyu zorladığı için başka bir
dost gelip ona yardım etti. Şimdi iki kolumda arkadan vücuduma kırmak
istenircesine zorlanıyordu. Bu güzden istem dışı inlemeye benzer sesler
çıkarıyordum.


Bay kırmızı
gömlekli yakışıklı geldi ve önümde diz çöktü. Suratıma çok yakından bakıyordu.
Yüzünü en ince ayrıntısına kadar görebiliyordum. Bu korkutucuydu çünkü istese
beni hemen şu anda öldüre bilirdi.


“ gerçekten tek başına bizi öldürebileceği nimi sanıyorsun?”


Gözlerine baktım “aslında hayır. Planlarda bu kadar
kalabalık olacağınız olasılığını konuşmamıştık.”dedim. Rahat görünmeye
çalışıyordum. Kaçmak için bir fırsat arıyordum. Gözlerini arkamdaki adamlardan
birine sabitledi ve anlamadığım birşeyler söyledi.


Neler olduğunu öğrenemeden başıma bir darbe aldım. Acı
hissetmem gerekiyordu ama tek hissedebildiğim yoğun karanlıktı…

valla bu konu beni pek sarmadı..yazarken de pek eğlendiğim söylenemez ama elimde daha hikaye var... hatta biri aldı başını gidiyo... Ama hiç belli olmaz... öyle eserse devam ederim :

merak etme yazmadan duramam... yenilerinin ardı arkası kesilmez.. :D

çok övdün valla... Egom kabardı :D
şimdi yeni hikaye ekledim "kan lekesi" diye... bakalım onu beğencen mi...

güzellll devamı???

Bu hikayenin devamı yok xD
Ama başka kısa hikayeler var yazdıgım