James hızla kütüphaneden çıktı. Uzun bahçeye açılan kapının önüne geldiğinde, ellerini cebinden çıkartarak, kolundaki gümüş saate baktı. Farkında olmadan bütün gününü orda geçirmişti. Kitapları seviyordu, sayfaların arasında kendi benliğini bulduğunu, her satırın sonunda büyük bir zevk hissediyordu ve günü kesinlikle boş geçmemişti. Dışarıya çıktığında saat epey geç olduğunu dışarıda ki havanın karanlığınında onayladığını dünşündü. Kar yağıyordu, etraf o kadar temiz, ferah ve güzeldi ki insan bakmaya doyamıyordu adeta… Evin önüne geldiğinde ışıkların yandığını fark etti. Demek ki evdekiler daha uyku faslına geçmemişti. Bu saatte eve girmenin ve evdekilerle karşılaşmanın doğru olmadığına karar verdi James… En azından onlar uyuduktan sonra eve girecekti, böylece annesi onu soru yağmuruna tutamayacak ya da gecesini hastanede geçirmeye mucbur kalamayacaktı. Zaten annesi ona ceza vermişti ve onu evde biliyordu. Şimdi dışarıda olduğunu anlarsa kıyameti koparırdı annesi… Sokakta kendi ayak sesi ve rüzgarın hışırtısı dışında hiçbir ses yoktu. Bomboş, karanlık, soğuk ve sessizdi. Yavaşça yürümeye başladı, nereye gittiğini bilmeden yürüyordu. Soğuğun ciğerlerine işleyen acısını bir kez daha içine çekti. Bir adım daha atıcakken kendinden başka ayak sesleri de duymaya başladı. Hızla arkasına döndü, karanlık sokakta ondan başka kimse yoktu boş ve sessizdi. Rüzgarın hışırtısı vardı ve karın yağmurla birlikte düşüşünün ufak şapırtıları, hepsi bu kadardı… Tekrar önünü döndü ve yürümeye başladı. Gözlerini ayaklarına dikmiş yürüyordu. Kafasını kaldırdığında neredeyse şok dalgasına uğruyordu. Şimdi tam karşısında takım elbiseli, bakımlı ve bu havaya oranla biraz ince giyinmiş olan bir adam vardı. Başını yavaşça yukarı kaldırdı ve adamın masmavi gözleriyle karşı karşıya geldi. Karşısındaki kişi yabancı biri değildi. Annesine türlü türlü işkenceler yapan, annesinin ve onun nefret ettiği adam karşısındaydı. Hayatta en fazla öldürmek istediği insan tüm masumiyetiyle ona bakıyordu. Ve şimdi hiçbir şeyden korkmayan James korkuyordu. O adam babasıydı…
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif…
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü…
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin…
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna…
Mümkünse 4. Sınıf istiyorum