Destiney eve geldiğinde saat 00:05'i gösteriyordu.Uzun ve yorucu bir gün geçirmişti .Apartman kapısından içeri girdi,hızlı hızlı nefes alarak loş merdivenleri çıktı .Dairesinin kapısına ulaştığında 'Kahretsin!'diye düşündü;anahtarlarını arabasında unutmuştu.Yine son hızla merdivenleri indi,büyük kapıya ulaştı ve derin bir soluk aldı ,havada hoş ve rahatlatıcı bir koku vardı .Hızlı adımlarla yürüyerek son model Citroen'ine vardı.Arabanın kilitlerini açtı ve sokak lambasının loş ışığında
koltuğun üzerindeki ev anahtarlarını buldu .Anahtarları kaptı ve yavaş yavaş yürüyerek apartman kapısına ulaştı.Aynı hızda dairesinin kapısına ulaştı ve anahtarlarıyla kilidini açtı.Ayakkabılarını çıkararak içeri girdi ,boynundaki atkısını çıkardı,paltosunu astı.Kendisini hemen yatağına atmak istiyordu ama terden yapış yapıştı ,bir duş alsa iyi olacaktı.
Işıkları yakmadan banyosuna doğru ilerledi.Soyundu ve kendini sıcak suyun altına attı.Sıcacık sular başından aşağı boşanırken
yorgunluğunun hafiflediğini hissetti.Yaklaşık yarım saat sonra banyodan çıktı,havlusunun altında yatak odasına ilerledi .odasına girdiğinde normalden soğuk olduğunu hissetti.Gözü pencerelere kaydı.Birden dehşetle irkildi ,camları açıktı ve hafif rüzgarda perdeleri dalgalanıyordu.O sırada arkasında bir hareket hissetti,aniden arkasına döndü.Yaratığın kızıl gözleri
aç bir ifadeyle parlıyordu.Geri adım atmak istedi ama ayakları yere çivilenmişti sanki,hiçbir yere kıpırdayamıyordu.
Yaratık ani bir hareketle üstüne atladı,direnmeye çalışıyordu ama tüm çabaları boşa gidiyordu.Birden gözgöze geldiler ,yaratık keskin bir şekilde tısladı sivri dişlerini göstererek.'Ah,lütfen yapma bunu,lütfen!'dedi.Yaratığın kızıl gözleri daha büyük bir ışıltıyla parlamaya parladı.'Söylesene tatlım,sende bunu istemiyor musun ?Hadi itiraf et!'dedi yaratık.Destiney:'Hastasın sen,ne istiyorsun benden,lütfen bırak beni.'Yaratık dişlerini göstererek gürültülü fakat tıslama şeklinde bir kahkaha attı.'Senin gibi tatlı bir kadını bırakır mıyım hiç?Seni bırakmak için aptal olmak lazım.' Destiney gözlerini kapattı ve kısacık bir an düşündü'Acaba bu hayata değer mi ?'diye.Destiney, yaratığın sivri dişlerini boynunda hissettiğinde anlamıştı, hayat ne kadar acı olsada yaşamayı sevdiğini.'Tanrım,lütfen kurtar beni.'Hissediyordu ölümün soğuk tadını.Korkuyor muydu?Hayır içinde korku yoktu,tarif edilemez duygular içindeydi.Birden içinden bir şeylerin koptuğunu hissetti.Başını yana çevirdi,omzunun üzerinde taptaze sıcacık kanlar akıyor ,yaratık ise büyük bir istekle bu tatlı sıvıyı emiyordu.Destiney 'Yeter,ölmek istemiyorum !'demek istiyordu ama ses telleri düğüm olmuş gibiydiler.Bir süre sonra bayıldı,rüyasında kanla dolu bir havuzda yzüdüğünü görüyordu,çok eğleniyor gibi bir hali vardı.Neden sonra yaratığın kızıl gözleri bu güzel duyguları bozdu.'Tanrım,ölüyor muyum?'diye sordu.Cevap alamadı hiç bir yerden.Sonra kendini boşlukta hissetti,düşüyordu sanki.'Hayır !'diye bağırmak istedi ama ne kadar çabalasa da sesi çıkmıyordu.Ölüm bu muydu?Nereye gittiğini bilmeden düşmek miydi ölüm?Eğer öyleyse buna sevinmişti en azından acı hissetmiyordu,sağ omzundaki keskin sızı dışında.Birden kalçasındaki sızıyla uyandı.Çevresine bakındı.Yatak odasındaydı-yataktan düşmüştü- ve sabahın ilk ışıkları penceresinden içeriye sızıyordu.Demekki gördüğü bütün şeyler sadece bir kabustu.Anahtar sesiyle irkildi.'Tatlım,ben geldim.'dedi bir ses.
Ne kadar da iyi gelmişti David'in sesi.Onu özlemişti ve artık tüm geceler onu yanında istiyordu gördüğü kötü rüyadan sonra.'Burdayım !'diye seslendi David'e.David,tüm yakışıklılığıyla karşısındaydı işte.Sarışındı,ela gözlüydü ve ince fakat kaslı bir yapısı vardı.Sevgilisinin yanına koştu ve öptü onu.'Seni seviyorum ve beni sakın bırakma!'dedi