House Of Night Turkey
House Of Night Turkey
House Of Night Turkey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Gece Evinin Karanlık Dünyasına Ho
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 gözyaşı tanesi

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Encarna Serabia

Encarna Serabia


Mesaj Sayısı : 1
Nerden : tulsa

gözyaşı tanesi Empty
MesajKonu: gözyaşı tanesi   gözyaşı tanesi Icon_minitimePtsi Mayıs 24, 2010 12:45 am

Coraline yemekhaneden oldukça yavaş adımlarla uzaklaştı. Yalnızlık artık onun en belirgin özelliğiydi. Aynada kendine her bakışında sanki başında ki bir ses ona ne kadar yalnız olduğunu fısıldıyordu. Dayanamayıp kulaklarını tıkadı ve inlemeye benzer bir sesle kendini susturmayı denedi. Artık en yakın arkadaşı yoktu. O gizemli bir kurbandı. Hiç göremeyeceğini bildiği cesedinin küllerini ailesi doğduğu kasabaya götürmüştü. Bu yatılı okul artık tehlike arz ediyordu. Öğrencilerin hepsi korkuyor, velisi hayatta olan öğrencilerin kayıtları aileleri tarafından okuldan alınıyordu.

Coraline okuldaki yetimlerden biriydi. Ebeveynlerini şimdiye kadar hiç görmemişti. Onun için aile; eskiden kaldığı yetimhanedeki rahibeler, şu an okuduğu yatılı okulun müdürü ve ölen oda arkadaşı Nalanie ydi. Yetimhanedekileri 3 yıldır görmüyordu. Nalanie ise okulun arkasındaki korulukta cinayete kurban gitmişti. Şimdi sadece okul müdürü Bay Hugo vardı. Bay Hugo nun ise işleri başından aşkındı. Ona ayıracak vakti hiç bulamamıştı zaten. Coraline ne zaman başı sıkışsa ona giderdi. Bay Hugo zavallı Coraline e acırdı. Onun yalnızlığını anlar, elinden geldiğince ona destek olurdu. Fakat artık yaşlanmıştı ve okuldaki son problemlerden sonra kimseye vakit ayıramıyordu.

Coraline elindeki tepsiyi bulaşıkhaneye bıraktı. Tepsideki yemeklerin hepsi neredeyse ağzına kadar doluydu. Hayatı boyunca hiç bu kadar acı çekmemişti. Hiç bu kadar çok ölmeyi istememişti. Arkasına son kez baktı. Diğerlerinden farklı biriydi. Kimseyle kolay iletişim kuramazdı. Çoğu kez bu kadar sessiz olması yüzünden okuldaki öğrenciler ondan “Cadı” diye bahseder ve onunla alay ederlerdi. Nalanie hiçbir zaman söylenenlere kulak asmamış ve her zaman sevgili dostunun arkasını kollamıştı. Ama artık o yoktu. Coraline kendini hiç olmadığı kadar aciz ve güçsüz buldu. Yavaş yavaş yemekhaneden uzaklaştı. Okulun dersliklerle yemekhaneyi ayıran büyük koridorunda ilerlemeye başladı. Tam yatakhaneye girecekken bir ses onu olduğu yere çivileyiverdi. “ Sen hiç de bir cadıya benzemiyorsun. Daha çok bir gözyaşı tanesi gibisin. Çok nadir kişi gözyaşının kıymetini anlayabilir. Gözyaşı eğer biri için göz pınarlarından çıkıyorsa, o kişi kesinlikle kıymetini bilmeli. Sen bu dünyaya kimin için geldin, kimin değerli gözyaşı olduğunu biliyor musun?” Coraline’nin gözleri yaşlarla doldu. Sesinin titremesine engel olmak istedi fakat başaramadı. “ Nalanie yaşıyor olsaydı benim için gözyaşı dökerdi.” Artık iyice ağlamaya başlamıştı. “ Benim en yakın arkadaşımdı o.” Arkasındaki ses bir daha konuştu. “benim kastettiğim arkadaş değildi.” Coraline arkasını döndü. Onunla konuşan okul üniformalarını giyiyordu fakat onu daha önce hiç görmemişti. Merakına yenilip sordu “neyi kastetmiştin?”. Delikanlı gülümseyerek arkasını döndü “yakında anlarsın!” . Yürüyerek oradan uzaklaşmaya başladı. Coraline arkasından son gücüyle selendi. “adın ne? Kimsin”… Delikanlı tekrar gülümsedi ve Coraline ye hiç bakmadan “şimdilik sen ne olmamı istiyorsan öyle düşün. Belki gerçek ben seni hayal kırıklığına uğratabilir.” Dedi. Daha sonra koridorda uzaklaştı.

Bu hiç tanımadığı delikanlıyla konuşmak Coraline i bir an olsun dertlerinden ayırmış ve kafasını yalnızlığından uzaklaştırmıştı, fakat şimdi kafasını daha başka bir şey kurcalıyordu. Onunla konuşan delikanlının kim olduğunu çok merak ediyordu. Ne demek istemişti anlayamamıştı. Yatakhanenin kapısına tam dayanmışken içeri girmekten vazgeçti. Nalanie yle ne zaman yalnız kalmak isteseler gittikleri sessiz bir yer vardı. Buraya yangın merdivenlerinden gidiliyordu. Coraline de adımlarını yangın merdivenine doğru yöneltti. Daha sonra yukarı doğru çıkmaya başladı ve açık kapıdan içeri daldı. Bu kapının içerden girişi de vardı fakat Bay Hugo burasını dört yıl önce kilitlemişti. Burası bir çeşit kütüphane gibiydi. İçinde okunmayan kitaplar ve eski evraklar vardı. Dışarı doğru açılan penceresinden erkekler yatakhanesiyle bahçeyi ayıran bir çeşit merdivenli balkon vardı. Erkekler ne zaman okuldan kaçmak isteseler burayı kullanırlardı. Zavallı yaşlı Hugo ve bahçıvanımız Tom amca bunu hiç fark edemediler. Biz bazen buradan bakarken onları görürdük ve kıkırdamaya başlardık. Ben gene ölen arkadaşımı düşündüm ve gözlerim doldu. Anıları yad etmek için pencereden başımı sarkıttım. Gördüklerim inanılmazdı. Benimle konuşan o çocuk ve tam anlamıyla serseri görünümü olan bir adam fısıltıyla konuşuyorlardı. Başımı aşağı doğru eydim ve dinlemeye koyuldum. Serseri görünümlü olan etrafa kuşkulu gözlerle baktıktan sonra delikanlıya doğru “seni tanımadılar değil mi? Eğer tanınırsan hedefimize ulaşamayız. Çok dikkatli olmalısın.” Delikanlı gülümsedi. “bana güvenebilirsin. Biliyorsun bu ilk değil.” Adam onu onaylar biçimde başını salladı. “senden korkulur. Neyse yakalanmadan ben gidiyorum. Sen de kendine dikkat et.” Delikanlı başını salladı “tamam. Hadi sen başımıza bir iş gelmeden git.” Adam uzaklaştı ve delikanlı da onun gözden kaybolduğuna iyice inanınca yatakhaneye girdi. Coraline in kafasını binlerce soru işgal etmişti. Kimdi bu. Öyle bir adamla ne işi olabilirdi ki? Onu kim tanımamalıydı? Neden tanımamalıydı? Biran aklına bir fikir gülle gibi oturdu. Yoksa Nalanie nin ölümüyle bir alakası olabilir miydi? Kendisine söylediği sözler aklına geldi. “belki gerçek ben seni hayal kırıklığına uğratabilir.” O zaman Coraline ne dediğini anlamamıştı fakat şimdi… bir an düşündüklerine inanamadı fakat başka ne olabilirdi ki? Korkuyla gözleri iyice açıldı. Yatakhaneye nasıl gittiğini anlamadı. Onu bir daha görürse ne yapacağını düşünmeye başladı. Bu düşüncelerle uykuya daldı.

Ertesi gün derse girdiğinde onu Nalanie nin yerinde otururken gördü. Bu da tam yanında ki sıraydı. Etrafa başka bir boş sıra bulmak ümidiyle bakındı fakat bulamadı. Çaresizce yanına oturdu. Bütün kızlar kıskançlıkla Coraline ye bakıyordu. O şimdiye kadar bu okula gelmiş olan en yakışıklı çocuk olabilirdi. Fakat sınıftaki kızlar ne kadar bunu düşünürse düşünsün Coraline bu adamın iç yüzünü göremediklerini aklına getirdikçe delirecekmiş gibi oluyordu. O bir katil veya katili koruyan biriydi. Bu okula bir kurban seçmeye gelmiş olabilirdi. Bu kurban da kendisi oluyordu. Dersin nasıl geçtiğinin farkına bile varmadı. Çıkış zilinin çalmasıyla kendini zorla dışarı attı. Yemekhaneye bile uğramadan doğruca gizli yerlerine doğru ilerledi. Bir anda bir kol onu tuttu ve kendine doğru çekti. “hala benim adımı merak ediyor musun” Coraline zorla kolunu çekti. “bırak beni. Senin kim olduğunu gayet iyi biliyorum ve amacın ne olursa olsun bunu gerçekleştirmene izin vermeyeceğim. Senden hiç kimseden etmediğim kadar nefret ediyorum.” Karşısındaki adam önce biran şaşırdı daha sonra “sana neden böyle hissettirdiğimi bilmiyorum. Ama inan şu anda kırmak isteyeceğim son kişi sensin. Coraline seni…” Coraline bir anda çıkıştı. “ne beni seviyor musun? Diğerlerini de böyle kandırdın değil mi?” onu hızla geriye doğru itti. “defol, senden nefret ediyorum. Umarım bir gün herkes gerçeği anlar ve hak ettiğin yere gidersin.” Delikanlı ne olduğunu anlayamamış gibi bir üzüntüyle oradan uzaklaşmaya başladı. Coraline ağlayarak gizli yerine çıktı. Durmadan ağlıyordu. Ağlaması artık yalnızlığından değildi, bunu hissediyordu. Dehşet içinde fark etti. Ağlaması o çocuğa aşık olmasındandı. Onun için ağlıyordu. Onun için gözyaşı döküyordu. Bir an için büyük bir şok geçirdi. Daha sonra arkasındaki bir tıkırtı sesiyle kendine geldi. Korkuyla arkasına baktı. Gelen Bay Hugo idi. Onu görünce rahatlama hissetti. “Hugo, seni gördüğüme ne kadar sevindiğimi bilemezsin!” tam o sırada Hugonun elini fark etti. Elinde bir bıçak vardı ve nefret dolu gözlerle Coraline e doğru ilerliyordu. Coraline ne olduğunu anlayınca bir çığlık attı. Bu, ölüm korkusuyla atılmış bir çığlıktı. Hugo bıçağı kaldırdı ve Coraline e doğru ilerletti. Tam saplanacağı sırada eli durdu. Coraline bıçak darbesini hissetmeyince korkarak Hugo ya baktı. Biri kolunu tutmuştu. Bunu yapan o delikanlıydı. Onu önce dövmeye başladı daha sonrada “dolandırıcılık, uyuşturucu satıcılığı, cinayete teşebbüs ve bir adet cinayetten tutuklusunuz.” Diyerek koluna kelepçe yerleştirdi.

Coraline ne olduğunu anlayamadan o serseri görünümlü adam içeri girdi ve Hugo yu dışarı götürdü. Delikanlıya dönerek “iyi iş Hudsun” dedi. Delikanlı da başını teşekkür eder gibi salladı. Daha sonra Coraline e dönerek. “ İyisin ya" dedi. Yardımımı ister misin? Ya da belki..” biraz bekledi ve Coraline den ses gelmeyince “en iyisi ben gideyim” dedikten sonra çıkışa doğru yöneldi. Coraline son bir nefesle “gitme” dedi. Hudson durakladı. Coraline devam etti “ben… ben… ben senin şey olduğunu sanmıştım…şey… çok üzgünüm. Ben sanmıştım ki Nalanie nin ölümünden sorumlusun. Seni o adamla arka bahçede konuşurken görünce...” Ağlamaya başladı. “çok üzgünüm!” Hudson kahkahalarla gülmeye başladı. “beni katil mi sandın? Ah tatlı sevgilim benim.” Coraline nin dudaklarına bir öpücük kondurdu ve Coreline nin biraz şaşkın biraz mutlu gözlerine bakarak “ ben Nalanie nin büyük kardeşiyim ve anladığın üzere bir gizli ajanım. Ailemiz öldükten sonra Nalanie le birlikte kaldık.. Fakat Nalanie Hugo nun bir işler karıştırdığını düşünüp bana anlattı. Ertesi günse cesedi geldi. Bende olayı araştırmak için buraya geldim. Nalanie senden o kadar çok bahsetti ki seni tanımadığım halde sana inanılmaz bağlandım. Seni gördüğümdeyse sana aşık olduğumu fark ettim. Daha sonra birden bire bana bağırmaya başladın... İşte..İşte o zaman yıkıldım. Fakat o Hugo nun sana bıçak çekmesi. Aman tanrım!! sanki bişeyler saplandı kalbime... Beynimden vurulmuşa döndüm. Seni kaybetseydim ne yapardım bilmiyorum. Coraline… seni çok seviyorum..” Coraline inanamaz gibi onun gözlerine baktı. “gerçekten beni seviyor musun? Bu benim en mutlu günüm olmalı. Bende seni seviyorum. Nalanie nin katili olduğunu düşündükçe deliriyordum. Ama şimdi…” gözlerinden bir damla yaş süzüldü. “şimdi sadece sen varsın. Lütfen beni bırakma!” Hudson tekrar dudaklarına yapıştı.

Sonunda ikisi de gözyaşları kadar kıymetli birini bulmuştu…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Androméda Alondra McKenna

Androméda Alondra McKenna


Mesaj Sayısı : 662
Yaş : 33
Nerden : Tüneller.

gözyaşı tanesi Empty
MesajKonu: Geri: gözyaşı tanesi   gözyaşı tanesi Icon_minitimeSalı Mayıs 25, 2010 6:36 pm

85*
Yorum için pm ile irtibata geçebilirsiniz.
Ne olmak istediğinizi lüften belirtin ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
gözyaşı tanesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
House Of Night Turkey :: Arsiv-
Buraya geçin: