House Of Night Turkey
House Of Night Turkey
House Of Night Turkey
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Gece Evinin Karanlık Dünyasına Ho
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mühür - Aşk Kaderde Yazılıdır...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Linya Eva Iceshimmer

Linya Eva Iceshimmer


Mesaj Sayısı : 136
Yaş : 29
Nerden : Londra / İngiltere

Mühür - Aşk Kaderde Yazılıdır... Empty
MesajKonu: Mühür - Aşk Kaderde Yazılıdır...   Mühür - Aşk Kaderde Yazılıdır... Icon_minitimeCuma Nis. 09, 2010 4:15 am

Arkadaşlar daha kitap bitmedi. Hala yazıyorum. Ama sizin değerlendirmenize çok güvendiğim için 8, 9, ve 10. bölümleri ayrıca tanıtımını koyucam. Bunu bitirip bi yayın evine yollamaıyı planlıyorum. Umarım beğenirsiniz =)

MÜHÜR

Mühür - Aşk Kaderde Yazılıdır... D48a91e4

Daha önce hiç bu kadar sevmemiş ve sevilmemiştim. Hep bir parçam eksikti. Sonunda onu bulmuştum ve onun da beni aradığını öğrenmiştim. Eli yanağımdan süzülen bir damla yaşı sildi. Sonra yanağımı okşamaya başladı. Kafamı eline doğru eğdim ve gözlerimi kapadım. Her dokunuşunda tüylerim diken diken oluyordu. Elimi tekrar avuçlarının içine aldı. Şimdi parmakları elimin içindeki çizgilerin üzerindeydi. Dokunuşu ben kırılgan bir şeymişim gibi yavaş ve temkinliydi. Elimi kaldırdı ve öptü. Dudaklarının hissettirdikleriyle tüylerim ürpermişti. Sonra da elimi yanağına koydu. Derin bir nefes aldı. Şimdi bana bakıyordu. Ona gülümsedim ve beni kollarının arasına aldı. Yüzümü göğsüne gömdüm. Hep orada kalabilirdim.

Eva kalbinin derinliklerindeki kişiyi buldu. Bu çok geç olsa da başarabildi. Ona bir şekilde ulaştı. Onunla konuşmayı çok denedi ama başaramadı. Peki şimdi ne olacak. Eva'nın kalbindeki mühürün anahtarı geri dönecek mi? Yoksa Mühür daha da güçlenip öldürecek mi.

En büyük aşkınız ya sizin rüyalarınızdan geliyorsa...

Kalbimi iki parçaya bölmüştüm. Tutkularım beni esir alırken, rüyalarımda gördüğüm erkek beni kurtarmıştı. Birini tanıyıp da mı sever insan, yoksa aşk birden ortaya çıkan bir şey midir? Kavgalar, ihtiraslar. Sadece fiziksel midir aşk? Yoksa benliğinde midir insanın? Birini seversiniz. Çok seversiniz. Ama o ya gerçek değilse? Kalbimin derinliklerine iniyorum şimdi… Oradaki isim kim bilmiyorum ama onu kaybetmekten çok korkuyorum. Bu yüzden kalbime mühür vuruyorum.

Kalbinizdeki mühür'ün anahtarını bulun... Geç olmadan ona "Seni Seviyorum" deyin. Hemen şimdi... Yoksa çok geç olabilir...


ADI: Mühür
BAŞLANGIÇ TARİHİ: 8 Şubat 2010 (Daha yapım aşamasında)
YAZAR: Nilay Durukan

-BÖLÜM 8-

Son ders de bitmişti. Aslında çok çabuk geçmişti. Fazla çabuk. Ama memnundum. Paul hızlıca eşyalarını topladıktan sonra çıktık. Arabaya bindik.
- Bak seni nereye götüreceğim?
- Nereye?
- Bak da gör.
Güzel bir parça açtı ve gaza bastı. Normalden yavaş gidiyorduk. Sanki zamanın geçmesini istiyordu. Yeşillik bir yola saptık. Çiçekler ve ağaçlar. Yeşil ve diğer renklerin her tonunu bulmak mümkündü. Kaybolmuş bir cennet gibi. Hayran kalmıştım. Büyük ihtimal ağızım beş karış açılmıştı.
- Beğendin mi?
- Evet, çok güzel.
Deniz görünüyordu. En son yurttan yine kaçtığımda gelmiştim buraya. İlk geldiğimden beri burayı çok severdim. Burası çok tanıdık gelirdi. Tıpkı birkaç yer gibi. Denizin kenarında yavaşça durduk. Yeşilliklerin üstüne oturduk. Paul burayı çok seviyor gibiydi. Çimlere uzandım ve gözlerimi kapadım. Güneş ışığının içime dolmasını bekledim. Huzur verici bir yerdi. Akşamları da bir o kadar etkileyiciydi. Ateş böcekleri ortaya çıkıyordu. Ayın ışığıyla birlikte muhteşem bir görüntü oluyordu. Hep sevgilimle gece buraya gelmeyi hayal etmiştim. Ama hiç sevgilim olmamıştı.
- Güzel değil mi?
- Buraya daha önce birkaç kez daha gelmiştim. Birkaç arkadaş yetimhaneden kaçıp gelirdik. Sanki burada kendimi buluyordum.
- Ben de gelirim. Akşamları.
- O zaman daha etkileyici oluyor.
Şimdi tam zamanıydı. Bence o küçük kızı sormalıydım. Kimdi o kız. Benimle ne alakası olabilirdi?
- O küçük kız. Hani bana anlattığın. Ne oldu ona?
- O mu? O gitti.
- Üzüldüm. Peki ne oldu. Annesi neden seni sevmedi?
- Bir sene sonra, yani aklımız başımıza geldiğinde kızla yakınlaştık. Yani masumane bir şeydi. Ama o yaşta bile ileride yanımda olmasını istediğim kızın o olduğunu biliyordum. Sonuçta 5 yaşındaydım. Ama sevgi kelimesi bana o kızı gösteriyordu. Aklıma ilk o geliyordu. Çok seviyordum. O da sürekli benim yanıma gelirdi. Aklımıza gelen tek şey o zaman oyun oynamaktı. Üçümüz oynardık. Evcilik oynamak isterdi sürekli. Biz de onu kırmazdık. Sürekli o anne, ben baba, İan da çocuk olurdu. İan pek kaldıramamıştı bu oyunu. Ben büyüğüm sizden egosu vardı o zamanlar. Annesi de bizim aramızdaki yakınlaşmayı fark etmiş olacak ki beni pek onun yanına bırakmadı. Birkaç ay sonra kadın öldü. Kızı ortada kalmıştı. Son görüştüğümüzde buradaydı. Akşamdı. Ağlıyordu. Sarılmıştık. Yanağından öpmüştüm. İlk ve tek öptüğüm kızdı. O gece oturup konuşmuştuk. Eve döndüğümüzde annem çok kızgındı. Olan biten her şeyi öğrendi ve ertesi gün kız kayboldu. Bir daha görünmedi. Bir yıl kadar önce annem onu yetimler yurduna verdiğini itiraf etti.
O kız bendim. Onları nereden tanıdığımı hatırladım. Paul rüyalarımda gördüğüm erkek değildi. Rüyalarımda geçmişimi görüyordum. Burayı görüyordum. O geceyi görüyordum. O bendim.
- Ben …
Sadece bu kelime çıkmıştı ağzımdan. Ben. Daha fazlasını söylemek istiyordum. Söylenecek o kadar çok kelime vardı ki…
- Eva. Bunu sana söylemek istedim. Ama benden kaçmandan korktum. Her şeyi berbat etmekten korktum
Sessizce oturduk. Hava kararmaya başlamıştı. Ama onca saat bana bir nefes kadar kısa gelmişti. İçimdeki ses susmuyordu. Onu buldun! Bu sesi susturmak istiyordum. Bu ses ona sinirlenmemi engelliyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Her zamanki gibi mantığımı mı dinlemeliydim?
- Özür dilerim.
- Söylemediğine inanamıyorum.
- Kızgın mısın?
- Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.
Yanımdan kalktı. Ona bakmıyordum. Kafam aşağıda çimlere boş boş bakıyordum. Demek İan o yüzden beni eve getirmişti. Yetimhaneden kaçar geçmişimden kurtulacağımı sanıyordum. Oysaki geçmişim benden kopmaya hazır değildi. Peşimi bırakmıyordu. Açıkça konuşmam gerekirse Paul her şeydi. O an kalbimin sesi ağır bastı. Ne olursa olsun. Bul onu. Gitmesine izin verme. Burada kalmamalı.
- Paul.
Etrafa bakınıyordum. Ama Paul etrafta yoktu. Araba da buradaydı. İçimde yersiz bir endişe belirdi. Gözlerim çılgın gibi onu arıyordu. Denize baktığımda onu gördüm. Gözlerinin yeşili daha da belli oluyordu. Hiç onu böyle görmemiştim.
- Ne işin var orda?
Hiçbir dediğime cevap vermiyordu. Çıldırmak üzereydim. Dönüp arkasına bile bakmıyordu. Sadece koyu maviye doğru ağır ağır yürüyordu. Tereddüt etmeden ona doğru yürümeye başladım. Yanına geldiğimde su belime geliyordu.
- Ben. Ben gerçekten özür dilerim.
- Önemli değil. Affedildin. Affedilmiş olmasan burada olmazdım.
Sarıldık. Son görüştüğümüz zamanki gibi. Küçük benin hala içimde olduğunu biliyordum. Orada bir yerde Paul’a sarılmak istemişti. Küçüklük dostuna. İlk öptüğü erkeğe. Kurtarıcısına… Ne olduğunu bilmiyordum. Ama içimdeki ses artık iki kardeşi birden oynatan bir sürtük olduğumu söylemiyordu. Ay ise o günkü halindeydi. Yeni ay.
- Ay’a bak.
- O günkü gibi.
Paul da unutmamıştı. Kıyıya çıktık. Üşüdüğümü hissediyordum. İlk aşkımı bulmuştum. O da beni bulmuştu. Günün birinde gerçek aşk beni bulacak ve bir daha hiç ayrılmayacağız. Bu sözlerimin gerçekleşmesi beni çok mutlu ediyordu. O yanımdayken hiçbir şeyin önemi yoktu.
Tekrar çimlerin üstüne oturduk. Sarılmıştık. Artık üşümüyordum. Yavaşça yüzü yüzüme doğru eğildi. Titriyordum. Onun kollarında bir yaprak gibiydim. Beni nereye sürüklerse oraya gidiyordum. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.
- Seni seviyorum…
Bu söz ona neler ifade ediyordu bilmiyorum ama bana her şeyi ifade ediyordu. Dünüm, bu günün ve yarınım. Fısıltı gibi çıkmıştı sesim. Bu sessiz yerde bile fısıltı gibiydi. Bu anın bitmesini hiç istemiyordum. Kollarında mutluydum. Hep orada kalabilirdim.
- Ben de seni seviyorum.
İçimi bir huzur kaplamıştı. Gözlerimi kapadım.
- İnanması güç ama kendimi rüyada gibi hissediyorum.
Gözlerimi açtım. Hala gözleri benim gözlerimdeydi. Sonra muhteşem bir şey oldu. Ateş böcekleri çıkmaya başladı. Etrafımızda bir sürü ateş böceği vardı. Gülümsedim. Onlara bakıyordum. Bir rüyanın en derin yerini hatırlatıyorlardı bana. Eliyle yanağımı okşadı.
- Bu zamana kadar neler yaşadığını bilmemek beni üzüyor. Keşke yanında olabilseydim.
- İnan bana her zaman yanımdaydın.
Sarılmıştık. Kendimi hiç bu kadar güvende ve mutlu hissetmemiştim. Uzun süre öyle kaldık. Kafamı kaldırdım. Ona bakıyordum. O da bana bakıyordu. Gülümsedim. Yaklaştı.
- Bu anın bitmesini hiç istemiyorum.
Güçlü sesi şimdi bir fısıltıydı. Gecenin ahengini bozmayacak kadar sessiz ama güven verecek kadar güçlü. Çenesini başıma koydu. Hafif bir öpücük kondurduktan sonra çimlere uzandı. Onunla birlikte ben de uzanmıştım. Yan yana duruyorduk. Birbirimize dönüktük. Eliyle yüzüme düşen saçlarımı kaldırdı. Sonra yerdeki elimi tuttu. Ben de ona yanaştım ve başımı onun göğsüne koydum. Tek eliyle elimi tutuyor diğer eliyle de bana sarılıyordu. Gözlerimi kapadım ve sessizliği dinledim. Ne olursa olsun onun hep yanımda olacağını biliyordum.
- Seni asla bırakmayacağım…
Son duyduğum bu olmuştu.

-BÖLÜM 9-

-Korku… Bedenimi ipek bir örtü gibi sarmış olsa da korku rahatsız ediciydi. Ondan kaçamıyordum. Beni daha çok sarıyordu kurtulmaya çalıştıkça. İlkten takılmamıştım. Öldürmüyordu ya… Ama artık nefes alamıyorum. Kurtarılmayı bekliyorum. Yardım elini. Aşk yanıp tutuşan, sonra külleri rüzgarla uçan mıdır? Yoksa devam mı eder ömür boyu. Hep aynı korku birinin içinde kalır mı yani? Korkuyorum. Lütfen o gece tuttuğun elleri bırakma. Bana kalsın ellerin. Gözlerin gözlerimden ayrılmasın. Çaresiz bırakma beni. Korkuyorum ya gidersen? Uyandığımda seni yanımda bulmalıyım. Nefesin nefesime vurmalı. Üşüdüğümde yanımda olmalısın. Sıcacık ellerin sarmalı belimi. Hani dedin ya o gece asla bırakmam seni diye. Bırakmazsın değil mi? Korkularımdan saklar mısın beni. Çaresiz bırakma ellerimi sakın.
Korkuyorum… Anlıyorsun değil mi? Neler hissedeceğimi anlıyor musun? Kaçmak istemiyorum. Bu sefer olmaz. Yine tek başıma kalmak istemiyorum. Beni yalnız bırakma. Rüyalarımda sen ol hep. Hayallerimde kal. Gerçeğim ol, tek gerçeğim. Aynı anda korkuyorum gerçeği görmekten. Daha fazla canım acısın istemiyorum.
İstiyorum seni. Hiç böyle hissetmemiştim ama istiyorum. Yokluğunda eksik oluyorum. Yanımda olmanı seviyorum. Çocuk gibi seviyorum. Senin yanında küçük bir kız çocuğuyum ben.
-Korku… İçimde hissettiğim bu. Ya seni incittiysem o gece? Ellerine dokunmak isterken ruhunu hissettim. İncecik belini sararken huzuru buldum içimde. Ya seni incittiysem? Hayatımda en son isteyeceğim şeydir bu. Seni kırmak… Üzülmeni görmeye dayanamıyorum. Bunca yıldır taş kesmiş kalbim seni görünce canlandı yeniden. Beni hayata bağlayan tek beyaz gülsün. Ben de senin aşığın bülbül. Al tüm kanımı. Kızıllığında boğulmak istiyorum. Uyandığımda seni bulmak istiyorum. Ellerin ellerime, gözlerin gözlerime değsin istiyorum. İçimi ısıtan, hayata bağlayan beyaz gülüm. O gece seni seviyorum dediğimde bunu gerçekten hissettim. Daha önce kimseye dememiştim bunu. Sen benim ilkimdin. Sonum ol ne olursun.
Korkuyorum… Anlıyorsun değil mi? Neler hissedeceğimi anlıyor musun? Sıcacık gözlerini ayırma benden. Hep benimle kalsınlar. Oradaki kişiyi buldum ben. Ta kalbimin derinliklerinde kayıp bir parça. Buldum seni… Ayrılma vakti hiç gelmeyecek de. Her gece sarhoş sulara atacağız kendimizi. O sularda uyanacağız.
Yine birbirimizi göreceğiz. Sen hayatın boyu güzel şeyler yapacaksın. Biliyorum yapacaksın. Ayrılık vakti geldiğinde ben orada olmayacağım. Gidişini göremem anla. Ellerini bir daha tutamayacağımı bilmek yıkar beni. Kayıp geçmişimdin. Şimdi geleceğimsin.
İstiyorum seni. Hiç böyle hissetmemiştim ama istiyorum. Yokluğunda eksik oluyorum. Yanımda olmanı seviyorum. Çocuk gibi seviyorum. Senin yanında küçük bir oğlan çocuğuyum ben.

-BÖLÜM 10-

Uyandığımda onu yanımda görmek… Korkularımın gitmesine yetmişti bu. Nerde olduğumuzu bilmiyordum. Herhangi bir yer. Mavi bir yatak. Gri bir koltuk. Karşımda ayna. Burası kesinlikle ev değildi. Tekrar ona döndüm. Ben yorganın içindeydim ama o yorganın dışında uyumuştu. Bu kadar harika olmak zorunda mıydı? İster istemez bir gülücük belirdi dudaklarımda. Bir bebek gibi uyuyuşunu izledim. Yanına sokuldum. Dün nasıl geçti, nasıl buraya geldik bilmiyorum. En son beni bırakmayacağını söylemişti. Sonrasında uyumuşum ki hiçbir şey hatırlamıyorum. Yavaşça parmaklarımı gözlerinde gezdirdim. Sonra dudaklarına dokundum. Hiç benim olmayacak dudaklara. Gözlerim dolmuştu. Ona bir nefes kadar yakındım. Ama sanki dünyanın öbür ucundaymış gibiydi. Ne kadar çabalasam da ona ulaşamayacağımı biliyordum. Hayır… Bizim kaderimizde birlikte olmak yoktu. O sıra da hafifçe kıpırdandı. Korkakça elimi geri çektim.
- Günaydın.
Uyanmıştı. Gözlerimi sildim. Gülümsemeye çalışıyordum. Bilmemeliydi. Böyle olacağını bilmemeliydi.
- Uyandın demek.
Gülümsüyordum. Başarmıştım ama göz yaşlarım içime içime akıyordu.
- İşte günümün en güzel anı. İlk seni görmek ne kadar da güzelmiş. Ömrüm boyu uyandığımda yanımda olmanı istiyorum.
Şok bedenimde dalgalar halinde yayıldı. Nefesimin kesildiğini hissettim. Kendimi toparlamaya çalışsam da olmuyordu. Yatakta doğruldum.
- Ne oldu?
- Yok bir şey. Sadece sabah sersemliği.
Güldü. Her şeyi silip atan bir gülüşü vardı. O an ondan başka bir şey düşünemediğimi fark ettim. Evde iki kişi nerede olduğumuzu merak ediyordu. Biz ise bir odada öylece oturuyorduk. Bütün gece eve uğramamıştık ve okula gitmemiştik. Saate baktım. Saat on ikiydi. Okulu kaçırmıştık.
- Paul. Okul?
- İzin aldım ben.
Demek ki daha öncede planlamıştı. O sırada gözüm parmağımdaki yüzüğe takıldı. İan’ ın verdiği yüzük hala parmağımdaydı. Ne yapıyordum ben? İki kişiyi birden mi yürütüyordum? Bu ben değildim. Aynada gördüğüm kişi ben olamazdım.
- Dün?
- Uyuya kalmıştın. Ben de seni buraya getirdim. Açıkçası bebekler gibi uyuduğundan uyandırmaya kıyamadım.
O gerçekten insan mıydı? Yoksa kanatlarını unutmuş bir melek miydi? Ona bunu yapamazdım. Gitmeliydim. Nasıl olacağını bilmesem de gitmeliydim.
Yataktan indim. Saçımı başımı düzelttim. Aynada kendime bakıyordum. Geldi ve sarıldı. Şimdi bu aynada ikimiz de vardık. Kumral, kahverengi gözlü bir kız ve arkasında uzun, kumral, yeşil gözlü bir erkek. Mutlu görünüyorlardı. Hayatımda hiç bu kadar güzel bir çift görmemiştim. Kızın yüzü bebek yüzü gibiydi. Pürüzsüz ve minik. Oğlanın gözlerinde umut vardı. Bu çift sonsuza kadar birlikte olmalıydı.
- Çok güzelsin…
Bu laftan sonra aklıma geçen gece geldi. Bütün olanlar. Her şey bu sözle başlamamış mıydı? İan’ ın bana yaklaşması… Tüm olanlar gözümün önünden geçiyordu. Bütün gece..
- Yapamam.
İstemsiz bir şekilde kafamı sallıyordum. Yapamazdım. Yeniden olmazdı. Ona çok güveniyordum ama böyle olamazdı.
- Neyi yapamazsın?
Şaşırdığını sesinden anlamıştım. Ama aynadaki o çift bizdik. Şimdi ise o kız bana çok soğuk, yalancı, hain biri gibi görünmüştü. Ve oğlan üzgündü. Aynadaki bozulan görüntümüz beni baştan başa sarstı.
- Özür dilerim…
Hızlıca odadan çıktım. Ona daha fazla ihanet edemezdim. Olmayacaktı. O kadar güçlü değildim ben.
Koşarak yola çıktım. İlerdeki durağa kadar da durmadım. Nefes nefese kalmıştım. Bittiğimi hissediyordum. Kaldırıma oturdum. Kafamı ellerimin arasına almıştım. Ağlamaya başladım. Gözyaşlarım beni boğuyordu. Onları daha fazla saklayamazdım. Birer inci tanesi gibi yanağımdan aşağı süzülüyorlardı. Onları durduramıyordum. Tüm umutlarım da onlarla birlikte akıp gidiyordu. Nefes almaya çalışsam da alamıyordum. Bu kadarı bana fazla gelmişti. Bir farenin kafesi gibi olan bu yerden gitmeliydim. Ne olursa olsun gitmeliydim…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melanie Claire Littleton

Melanie Claire Littleton


Mesaj Sayısı : 225
Nerden : Illinois..

Mühür - Aşk Kaderde Yazılıdır... Empty
MesajKonu: Geri: Mühür - Aşk Kaderde Yazılıdır...   Mühür - Aşk Kaderde Yazılıdır... Icon_minitimePtsi Mayıs 24, 2010 4:16 am

bu rp yi okumak istiyorum en kısa zamanda çok merak ettm .D
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mühür - Aşk Kaderde Yazılıdır...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
House Of Night Turkey :: Arsiv-
Buraya geçin: